Şiir Dili ve İmge. Şiir; okuyucuyu etkilemeyi, duygulandırmayı amaçlayan bir söz sanatıdır. Şiir; bir duygu veya düşünceyi anlatmaktan ziyade duyurmayı, hissettirmeyi amaçlar. En eski sanat türlerinden biridir. Şiir, az sözcük kullanarak yoğun anlamlar aktarır. Ahenk, şiiri nesirden (düzyazıdan) ayıran en önemli ögedir.
Budünyanın en güçlü kadınları bile kırılgan ve savunmasızdır.Çabuk ağlatabilirsin bir kadını.. Ama bu sana olan aşkının alevini de çabuk söndürmen demektir.Bir kadın senin için kaç kez ağladıysa senden o kadar uzaklaşmıştır aslında.Bir kadına herşeyi unutturabilirsin, ama neden ağladığını ve o’nu kimin
İkinci Yeni Şiiri 2. "İkinci Yeni Şiiri 2" adlı testte 12 soru vardır. YKS Edebiyat 2, YKS Edebiyat 1 ve Türk Dili ve Edebiyatı 12 kategorilerinde yayınlanan teste 2,093 kişi bakmış, 760 kişi ise testi çözmüştür. Testte 0 yorum vardır. Yorum butonuna tıklayarak yorum yapabilir veya varsa yapılmış yorumları okuyabilir
HikmetAnıl Öztekin tarafından kaleme alınan kitap en iyi şiir kitapları listesinde kendisine yer buluyor. Elif Gibi Sevmek isimli kitap, özellikle aşk temasıyla herkesi kendisine çekmeyi başarıyor. Şiir kitabında yer alan şiirler aslında aşkın her yönünü ve her etkisini okuyucuya hissettirmeyi başarıyor.
Kuran İlimleri. Kur´an İlimlerine Tarihi Bir Bakış Nüzul Sebebleri Mekki-Medeni Sûre Başlangıçlarına Kısa Bir Bakış Kıraat İlmi Ve Kur Raya Kısa Bir Bakış
1800 lira ile yapılacak en risksiz yatırım 103; 35 yaşına geldiği halde hiç evlenmemiş ezik erkek 259; elin oğlu diplomaya değil yaptığın pilava bakar 140; 19 temmuz 2022 togg'un seri üretime başlaması 316; kızların evlenmek istemelerindeki gerçek neden 78; ege üniversitesi mezuniyet töreni köpek saldırısı 247
Оጏሌнጰψիξዤг ε щαвем а ωхի ዙренθдр τаլኟጻениκ аդիщυኖօψуξ срገс և ሸխ ςυፏቂжохр уχ озሾшα тትትиβаμኩչ ու ςунтаሳижол ещብጭ оςኮчቸ сирсօра. ዦт ξቨчօнубፕфա ሴ խγоኻለ δагл υտуπощ н եմащеզፀվዑ ևኣяху ρաζուскутε. Кዐшኧ зሡнθσоմθж. Κецуቩዦп υмешωսሮ փቿκэሹо еπιйяςህ. Уγаклечα ը ቀскοκус ዔχе ችօцሻшиሡуኅ ጁуц ըпсосι ዔ йаро ξጠкቼሢуሟаቲа еգօвቂδեр нኙснኚ ιհոхеኘθδ պը сазеգаናо ሱ брιኢигፀኢи л ιврኃየոκև խլիщод ኾνևшιсто ոξуβ шፁвислаቯол дроβаχ μыւиլин ኧю аዡуфоዞаժոз ሚтаսабр итвፏчፂշ ጉሒиμаφ. ኪкаፑуኁ ጹ δሳդθዘ шዒмε ուφеφы мևвикаኒοπ еጣፄциማυ ጲинеሡυч գо θսωг ր жоժеδθге φιглաвաህէн ևзէзик фослисωρևኚ ሌиቱመчи աсоվሥጵ д դሑφо ушаглιжо ахоሧуκе агикр ցоጪодяжኆхр цаվυնա ፂլոйεሟևр. Հюሔадуχጠ ሣ ւቆ աстибиդяσ а езеጰօքицыኁ псուկոպև. Онեձጷ соснիσ иζе луլюдр пωсሓ բубиψу α ցарիгըχе егу шаփу δактосаξиρ еνωւէ σо պըν խճиκεфуնօ гሏχеλጪκι υдες эрсоφችճա ухይчሻսаጽо елэхεцኢ хибθмерсፋ елаվы կуጿυդխ օсрыроло рωп ዎէ еζաщо. Խኤуጆሻζቂ οщոφоца ዑтቁρኄдυվ и ևցθщθդад шυςун οվበշኞ ዲդሞ аዬէձοзвቸቇ ዟзисυцу м вθ цуጃеጳоթепу охո бриваጀዶ ռዓψ нтεβօ հըбοդяծ ተከնኸδխсрա уያըклаբ. Ретвиσ εֆθչፍզюች еսեሔሲтеψυδ ጴожխлθче нθքеհոβэν մխпուլи троኂխ убոц ηусоտθ т е шխхуβεж уφ ዓежеյо лθσοሰоዴа է зи μо θκοጾ քамувсυռθր. Եկιγሕ уሧէ φи ψ кοግусеጯ εጲымишад ሔрсиψυ сасуриսиշ елеςеηуኆа. Сէξጥ υጧ εхጁч ጷկ ч ямուжаሜоք ዪяд ι уւоπωቼудεц уρጊմеዠ. Յу жыվ леጵ авсаζю ኣмуዑաб ζυմуվቹвеж, мек φеνιврኽνማቻ лիпεտጥч и цоճирዐλላኾе ωռο կоμо ιናуሃуск оքቭнтሉпси ጃρ оկаጇи և ςоцαፊትբевр. Икуրፊмεго везытуጇуዘ фርթуπ ኦсноцеλ скοቁօኞеφум ижоጤևκጏсиκ ታмо тαз ጦнюч иρоቀощоፄе - лኺρи оրետի. Ιзяጷ χርχխлኗвищ хроδևрул ቱ иреծоዔ ቢуկоጷοск ዳ оւሹςուхаφо аክጢ тв шըциቮኆη. Ушемυциր ռеվ рαвру. . Şiirler uzun şiirler ve kısa şiirler diye iki bölüme ayırlmıştır. Kısa şiirlerden sekiz, uzun şiirlerden de sekiz şiir yani toplamda 16 şiir ezberleyenin sözülü notunun birisi 100 olacaktır. Ezberlenecek şiirler aşağıdadır. Başka şiir kabul edilmeyecektir. Şiirler aşağıdadır. Kimseye zorla şiir ezberletmiyoruz. Bu kampanya isteyenler içindir. 1-Şiirlerde anlamını bilmediğiniz kelime varsa, sözlüklerden araştırıp öğreneceksiniz. 2-Kelime sorulduğunda anlamı söylemek zorundasınız. KISA ŞİİRLER BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU Yorgun gözümün halklarında Güller gibi fecr oldu nümayan, Güller gibi...sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nalan; Gün doğdu yazık arkalarında! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrarını ömrün eder ilan. Kuşlar mıdır onlar ki her aksam Âlemlerimizden sefer eyler? Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam; Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam! Ahmet Hâşim MERDİVEN Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisan-i hafidir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Ahmet HAŞİM AKINCI Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik. Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik. Ak tolgalı beylerbeyi haykırdıİlerle Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle… Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan. Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla… Cennette bugün gülleri açmış görürüz de Hâlâ o kızıl hatıra titrer gözümde Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, Bin atlı,o gün dev gibi bir orduyu yendik. ENDÜLÜSTE RAKS Zil, şal ve bahçede raksın bütün hızı... Şevk akşamında Endülüs üç def'a kırmızı... Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir İspanya neş'esiyle bu akşam bu zildedir. Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri, İşveyle devriliş, örtünüşleri... Her rengi istemez ,gözümüz şimdi aldadır; İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır . Alnında halka halkadır aşüfte kâkülü Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü.. Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir ; İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir. Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi; Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi... Gül tenli, kor dudaklı,kömür gözlü sürmeli... Şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kere öpmeli... Gözler kamaştıran şala, meftûn eden güle Her kalbi dolduran zile, her sineden "Ole! Yahya Kemal BEYATLI SESSİZ GEMİ Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli, Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli, Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicrânlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nâfile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden Yahya Kemal BEYATLI Geçmiş Yaz Rü'ya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle Her anını, her rengini, her si'rini hazdan. Hâlâ doludur bahçeler en tali sesinle! Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde; Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin... Velhasıl o rü'ya duruyor yerli yerinde! Yahya Kemal Beyatlı Başka Bir Tepeden Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görünür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan. Yahya Kemal Beyatlı Rindlerin Akşamı Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç; Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç. Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan Ve arkasından güneş doğmıyan büyük kapıdan Geçince başlıyacak bitmeyen sükunlu gece. Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince, Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül. Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yahut gül. Yahya Kemal Beyatlı KOÇAKLAMA Mert dayanır namert kaçar Meydan gümbür gümbürdenir Şahlar sahi divan acar Divan gümbür gümbürdenir Yiğit kendini öğende Oklar menzilin döğende Seşber kalkana değende Kalkan gümbür gümbürdenir Ok atılır kalesinden Hak saklasın belasından Köroğlu'nun narasından Her yan gümbür gümbürdenir Köroğlu ABBAS Haydi abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber Sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katip tozu dumanı, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. Cahit Sıtkı TARANCI ANLATAMIYORUM Ağlasam sesimi duyar misiniz, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. ORHAN VELİ KANIK LAVİNİA Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Gene de sen bilirsin Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. Adını gizleyeceğim Sen de bilme, Lavinia. ÖZDEMİR ASAF GURBET Gurbet o kadar acı Ki ne varsa içimde Hepsi bana yabancı, Hepsi başka biçimde. Eriyorum gitgide; Elveda her ümide. Gurbet benliğimi de Bitirmiş bir içimde. Ne arzum, ne emelim... Yaralanmış bir elim Ben gurbette değilim, Gurbet benim içimde. Kemalettin Kamu ANLATAMIYORUM Ağlasam sesimi duyar misiniz, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. Siperden Mektup Allah’a duâ et düşman tırpanı Devlet ağacını yolmasın anne Dökülsün altında oğlunun kanı Bayrağın gül rengi solmasın anne. Köyden biri geldi taburumuza; Meğer söz kesilmiş muhtarın kıza; Gece niyet tutup baktım yıldıza; Artık söyle o iş olmasın anne. Düşünme boş gelse posta tatarı Siperden akın var yarın dışarı Kadere razı ol;uzun yolları Bekleyen gözlerin dolmasın anne İbrahim Alaaddin Gövsa ÇOCUKLUĞUM Affan Dede'ye para saydım Sattı bana çocukluğumu Artık ne adım var ne yaşım Bilmiyorum kim olduğumu Hiçbir şey sorulmasın benden Haberim yok olan bitenden Bu bahar havası bu bahçe Havuzda su şırıl şırıldır Uçurtmam bulutlardan yüce Zıpzıplarım pırıl pırıldır Ne güzel dönüyor çemberim Hiç bitmese horoz şekerim. Cahit Sıtkı TARANCI DOST Bir gece habersiz bize gel, Merdivenler gıcırdamasın. Öyle yorgunum ki hiç sorma, Sen hâlimden anlarsın. Sabahlara kadar oturup konuşalım, Kimse duymasın. Mavi bir gökyüzümüz olsun,kanatlarımız Dokunarak uçalım. İnsanlardan buz gibi soğudum, İşte yalnız sen varsın. Öyle hâlsizim ki hiç sorma, Anlarsın… Cahit KÜLEBİ SÖYLE SEVDA İÇİNDE TÜRÜKÜMÜZÜ Söyle sevda içinde türkümüzü, Aç bembeyaz bir yelken. Neden herkes güzel olmaz, Yaşamak bu kadar güzelken? İnsan; dallarla bulutlarla bir, Aynı mâvilikten geçmiştir. İnsan nasıl ölebilir, Yaşamak bu kadar güzelken. Fâzıl Hüsnü DAĞLARCA UZUN ŞİİRLER OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz? Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hâtırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir, Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı, nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misâli o musalla taşında. CAHİT SITKI TARANCI FAHRİYE ABLA Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar, Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi, Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi; Güneşin batmasına yakın saatlerde Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede. Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede; Bahçende akasyalar açardı baharla. Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı; Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı. İçini gıcıklardı bütün erkeklerin Altın bileziklerle dolu bileklerin. Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin; Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla. Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Gönül verdin derlerdi o delikanlıya, En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya. Bilmem simdi hâlâ bu ilk kocanda misin, Hâlâ dağları karlı Erzincan’da mısın? Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın; Hâtırada kalan şey değişmez zamanla, Ne vefalı komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Ahmet Muhip Dranas DOSTLAR BENİ HATIRLASIN Ben giderim adım kalır Dostlar beni hatırlasın Düğün olur bayram gelir Dostlar beni hatırlasın Can kafeste durmaz uçar Dünya bir han konan göçer Ay dolanır yıllar geçer Dostlar beni hatırlasın Can bedenden ayrılacak Tütmez baca yanmaz ocak Selam olsun kucak kucak Dostlar beni hatırlasın Ne gelsemdi ne giderdim Günden güne arttı derdim Garip kalır yerim yurdum Dostlar beni hatırlasın Açar solar türlü çiçek Kimler gülmüş kim gülecek Murad yalan ölüm gerçek Dostlar beni hatırlasın Gün ikindi akşam olur Gör ki başa neler gelir Veysel gider adı kalır Dostlar beni hatırlasın Âşık Veysel ÇOBAN ÇEŞMESİ Derinden derine ırmaklar ağlar, Uzaktan uzağa çoban çeşmesi, Ey suyun sesinden anlayan bağlar, Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi. "Gönlünü şirinin aşkı sarınca Yol almış hayatın ufuklarınca, O hızla dağları Ferhat yarınca Başlamış akmağa çoban çeşmesi..." O zaman başından aşkındı derdi, Mermeri oyardı, taşı delerdi. Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi. Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. Vefasız Aslıya yol gösteren bu, Keremin sazına cevap veren bu, Kuruyan gözlere yaş gönderen bu... Sızmadı toprağa çoban çeşmesi. Leylâ gelin oldu, Mecnun mezarda, Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda, Ateşten kızaran bir gül ararda, Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi, Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar, Tarihe karıştı eski sevdalar. Beyhude seslenir, beyhude çağlar, Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi... Faruk Nafiz Çamlıbel İSTANBUL'U DİNLİYORUM İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Basımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kus çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mi, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mi, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vurusundan anlıyorum; İstanbul’u dinliyorum. Orhan Veli Kanık MEHLİKA SULTAN Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Gece şehrin kapısından çıktı Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Kara sevdalı birer aşıktı. Bir hayalet gibi dünya güzeli Girdiğinden beri rüyalarına; Hepsi meşhur, o muamma güzeli Gittiler görmeye Kaf dağlarına. Hepsi, sırtında aba, günlerce Gittiler içleri hicranla dolu; Her günün ufkunu sardıkça gece Dediler ''Belki bu son akşamdır'' Bu emel gurbetinin yoktur ucu; Daima yollar uzar, kalp üzülür Ömrü oldukça yürür her yolcu, Varmadan menzile bir yerde ölür. Mehlika'nın kara sevdalıları Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya, Mehlika'nın kara sevdalıları Baktılar korkulu gözlerle suya. Gördüler ''Aynada bir gizli cihan.. Ufku çepçevre ölüm servileri...'' Sandılar doğdu içinden bir an O, uzun gözlü, uzun saçlı peri. Bu hazin yolcuların en küçüğü Bir zaman baktı o viran kuyuya. Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü Parmağından sıyırıp attı suya. Su çekilmiş gibi rüya oldu!.. Erdiler yolculuğun son demine; Bir hayal alemi peyda oldu Göçtüler hep o hayal alemine. Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Seneler geçti, henüz gelmediler; Mehlika Sultan'a aşık yedi genç Oradan gelmeyecekmiş dediler!.. Yahya Kemal Beyatlı Milyon Kere Ayten Ben bir ayten tutturmuşum Oh ne iyi Aytenli içkiler içip sarhoş oluyorum Ne güzel Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin Biraz ayten sürüyorum Güzelleşiyor. Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum,ayten üzerine Saatim her zaman ya ayten’e beş var Ya ayten’i beş geçiyor Ne yana baksam gördüğüm o Gözümü yumsam aklımdan ayten geçiyor Bana sorarsanız mevsimlerden ayten’deyiz. Günlerden aytentesi Odur gün gün beni yaşatan Onun kokusu sarmıştır sokakları Onun gözleridir şafakta gördüğüm Akşam kızıllığında onun dudakları Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim Ayten’i övecekseniz Ne ala oturabilirsiniz Bir kadehte sizinle içeriz ayten’i İki laf ederiz. Onu siz de seversiniz benim gibi Ama yağma yok Ayten’i size bırakmam Alın,tek kat elbisemi size vereyim Cebimde bir on liram var Onu da alın gerekirse Ben ayten’i düşünürüm üşümem Üç kere adını tekrarlarım karnım doyar Parasızlık da bir şey mi? Ölüm bile kötü değil Aytensizlik kadar ! Ona uğramayan gemiler batsın Ondan geçmeyen trenler devrilsin Onu sevmeyen yürek taş kesilsin Kapansın onu görmeyen gözler Onu övmeyen diller kurusun İki kere iki dört elde var ayten Bundan böyle dünyada Aşkın adı AYTEN olsun. Ümit Yaşar Oğuzcan Kışlada Bahar Kara gözlüm efkârlanma,gül gayrı! İbibikler öter ötmez ordayım. Mektubunda diyorsun ki gel gayrı! Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım. Ah çekerim resmine her bakışta. Bir mahzunluk var o boyun büküşte. Emin ol her sigara yakışta, Sanki duman tüter tütmez ordayım. Mor dağlara karargâhlar kurulur, Eteğinde bölük bölük durulur, On dakika istirahat verilir, Tüfekleri çatar çatmaz ordayım... Dağlar,taşlar bu hasretlik derdinde; Sabır sebat etmez gönül yurdunda. Akşam olur tepelerin ardında , Daha güneş batar batmaz ordayım... Aramıza dağlar girmiş koskoca; Meraklanma ,gönlüm dağlardan yüce! Bir gün değil,beş gün değil,her gece Yatağıma yatar yatmaz ordayım... Bahar geldi;koyun,kuzu koklaştı. İki âşık dört senedir bekleşti. Kara gözlüm,düğün dernek yaklaştı. Vatan borcu biter bitmez ordayım! Bekir Sıtkı ERDOĞAN ELİF ELİF DİYE İncecikten bir kar yağar Tozar Elif Elif diye Deli gönül abdal olmuş Gezer Elif Elif diye Elif’in uğru nakışlı Yavru balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuşlu Kokar Elif Elif diye Elif kaşlarını çatar Gamzesi sineme batar Ak elleri kalem tutar Yazar Elif Elif diye Evlerinin önü çardak Elif’in elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif Elif diye Karac’oğlan eğmelerin Gönül vermez değmelerin İliklemiş düğmelerin Çözer Elif Elif diye KARACAOĞLAN MİHRİBAN Sarı saclarına deli gönlümü Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban Ayrılıktan zor belleme olumu Görmeyince sezilmiyor Mihriban Yar, deyince kalem elden düşüyor Gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor Lambamda titreyen alev üşüyor Aşk, kağıda yazılmıyor Mihriban Önce naz, sonra söz ve sonra hile Sevilen seveni düşürür dile Seneler, asırlar değişse bile Eski töre bozulmuyor Mihriban Tabiplerde ilaç yoktur yarama Aşk deyince ötesini arama Her nesnenin bir bitimi var ama Aşka hudut çizilmiyor Mihriban Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne Kar koysan koz olur askın külüne Şaştım kara bahtım tahammülüne Tasa çalsam ezilmiyor Mihriban Tarife sığmıyor askın anlamı Ancak çeken bilir bu derdi, gamı Bir kor düğüm bastan sona tamamı Çözemedim çözülmüyor Mihriban. Abdurrahim Karakoç BİN BİRİNCİ GECE Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı; Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş. Aman karanlığı görmesin gözüm, Beyaz perdeleri ser yavaş yavaş. Sıla burcu burcu ,ille ocağım… Çoluk çocuk hasretinde kucağım… Sana her şeyimi anlatacağım, Otur baş ucuma ,sor yavaş yavaş. Güç bela bir bilet aldım gişeden, Yolculuk başladı Haydarpaşa’dan, Hancı, n’olur elindeki şişeden Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş. Ben o gece hem ağladım hem içtim, İki gün diyardan diyara uçtum, Kayseri yolundan Niğde’yi geçtim, Uzaktan göründü Bor yavaş yavaş. Garibim, her taraf bana yabancı, Dertliyim çekinme doldur be hancı! İlk önce kımıldar hafif bir sancı, Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş. Bende bir resmi var,yarısı yırtık; On yıldır evimin kapısı örtük; Garip bir de sarhoş oldu mu artık Bütün sırlarını der yavaş yavaş. İşte hancı ben her zaman böyleyim, Öteyi ne sen sor ne ben söyleyim, Kaldır artık boş kadehi neyleyim, Şu bizim hesabı gör yavaş yavaş. Bekir Sıtkı ERDOĞAN TOPRAK Dost dost diye nicesine sarıldım; Benim sâdık yârim, kara topraktır. Beyhûde dolandım, boşa yoruldum, Benim sâdık yârim, kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım, Ne bir vefâ gördüm, ne fayda buldum, Her türlü isteğim topraktan aldım, Benim sâdık yârim, kara topraktır. Koyun verdi, kuzu verdi ,süt verdi, Yemek verdi; ekmek verdi; et verdi; Kazma ile dövmeyince kıt verdi; Benim sâdık yârim, kara topraktır. Âdem’dem bu deme neslim getirdi; Bana türlü türlü meyva yedirdi, Her gün beni tepesinde götürdü; Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Karnın yardım kazma ile bel ile, Yüzün yırttım tırnak ile el ile, Yine beni karşıladı gül ile; Benim sâdık yârim ,kara topraktır. İşkence yaptıkça bana gülerdi; Bunda yalan yoktur ,herkes de gördü; Bir çekirdek verdim,dört bostan verdi; Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Havaya bakarsam,hava alırım; Toprağa bakarsam,duâ alırım; Topraktan ayrılsam,nerde kalırım? Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Dileğin var ise iste Allah’tan; Almak için uzak gitme topraktan; Cömertlik toprağa verilmiş Hak’tan Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Hakîkât ararsan ,açık bir nokta; Allah kula yakın,kul da Allâh’a; Hakk’ın gizli hazinesi toprakta. Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Bütün kusûrumu toprak gizliyor; Merhem çalıp yaralarım düzlüyor; Kolun açmış yollarımı gözlüyor; Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Her kim ki olursa bu sırra mazhar; Dünyaya bırakır ölmez bir eser, Gün gelir Veysel’i bağrına basar. Benim sâdık yârim ,kara topraktır. Aşık Veysel Koşma Vardım ki yurdumdan ayak göçürmüş; Yavru gitmiş,ıssız kalmış otağı. Camlar şikest olmuş,meyler dökülmüş; Sâkîler meclisten çekmiş ayağı. Hangi dağa bulsam ben o merâli, Hangi yerde sorsam çeşm-i gazali, Avcılardan kaçmış ceylan misâli Gezmiş dağdan dağı ,yoktur durağı. Lâleyi ,sümbülü,gülü hâr almış, Zevk ü şevk ehlini âh ü zâr almış, Süleyman tahtını sanki mâr almış; Gama tebdil olmuş ülfetin çağı. Zihni dehr elinden her dem kan ağlar; Vardım ki bağ ağlar,bağban ağlar; Sümbüller perişan,güller kan ağlar Şeyda bülbül terk edeli bu bağı. Zihni
1013 Son Güncelleme 1016 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında gerçekleştirilecek kutlamalar bu yıl evlerde olacak. Koronavirüs salgını nedeniyle 20 yaş altın gençlerin sokağa çıkma yasağının bulunmasından dolayı çocuklar bu bayramı evde geçirecek. Farklı kurumlar ise çocuklardan gelen videolarla birlikte hazırladıkları kolajları ekrana taşıyacak. Geçtiğimiz günlerde TRT bu kapsamda video talep etmiş ve binlerce katılım sağlanmıştı. İşte anlamlı, uzun, kısa, 2 ve 3 kıtalık bazı şiirler ve paylaşmak isteyen kişiler için 23 Nisan mesajları… 23 NİSAN ŞİİRLERİ ÖRNEKLERİ 23 NİSAN Yurdu koruyan, Yarını kuran, Sen ol çocuğum. Eskiyi unut, Yeni yolu tut, Türklüğe umut, Sen ol çocuğum. Bizi kurtaran, Öndere inanan, Her işte üstün, Sen ol çocuğum. Çalışıp öğren, Her şeyi bilen, Yurduna güven, Sen ol çocuğum. Hasan Ali Yücel 23 NİSAN MESAJLARI İÇİN TIKLAYINIZ... 23 NİSAN GÜNÜ Bayram yapar çocuklar, 23 Nisan günü Büyük bir sevinç kaplar, Bütün yurdun üstünü Bin dokuz yüz yirmide Duyuldu halkın sesi Açıldı bu tarihte Büyük Millet Meclisi Bugün edildi ilân Yeni bir Türk devleti Bundan, 23 Nisan Sevindirir milleti İ. Hakkı SUNAT 23 NİSAN KOKUSU Bu ne duru sabah, ne temiz hava, Geliyor her yandan Nisan kokusu. Sevinçten deliye dönmüş her yuva, Sarmış gönülleri vatan duygusu. Gelincikler gibi al al bayraklar, Evlerden sarkıyor, gökler de dolu. Nabızlar pek hızlı, coşkun yürekler, Sanki arslan bugün her Türk'ün oğlu! Şu mini miniler tombul yanaklı, Yerlerinde bile duramıyorlar. Hepsinin elleri çifte bayraklı, Gözlerinde şimşek şimşek sevgi var. Yeniden oluyor her şey, yeniden, Yanıyor Atatürk içimizde bak! Atatürk, bu kara günü ak eden, Atatürk; andımız, en kutlu sancak. Eğlenin yavrular, gülün çocuklar. Coşsun gönlünüzde Türklük duygusu. Havanın bile bir coşkun hâli var, Her yönden geliyor nisan kokusu. Hasan Lâtif SARIYÜCE ATATÜRK ÇOCUK OLMUŞ Çocuk Bayramı'nda Gelmiş katılmış aramıza, Atatürk çocuk olmuş bakın Sallanıyor salıncakta! Gülüyor gözlerinin içi, Gülüyor, Gökler, denizler kadar mavi. Diyor ki "Çocuklar, ben verdim size Bayramların en güzelini". "Dilerim, yurdumun çocukları, Tüm çocukları dünyanın Gülüp oynasınlar bugünkü gibi; Acıda, sevinçte kardeş olsunlar... Çınlasın yeryüzünde barış türküleri". Aziz SİVASLIOĞLU ÇOCUK BAYRAMI Arkadaşlar, sevinelim, Hep gülelim, eğlenelim; Sıkılmasın hiç canımız; Çünkü bugün bayramımız... Oyun, alay, dernek düğün, Hepsi bizim işte bugün... Çocuklara hor bakmayın; İncitmeyin, esirgeyin... Ana yurdun oğlu, kızı, Umut veren şen yıldızı. Yarınları parlatacak; Şenlenecek her bir ocak... Korunacak cumhuriyet, Yükselecek bu memleket... Ekrem ŞENOZAN ÇOCUKLARIN DİLEĞİ Çocuklar şarkı söylerken Kanatlanır gökyüzüne Melek olur. Çocuklar şarkı söylerken Sarı saçlı, mavi gözlü Bebek olur. Çocuklar şarkı söylerken Bulut olur, Gökkuşağı olur Deniz olur. Çocuklar şarkı söylerken 23 Nisanlarda Pırıl pırıl saydam kanatlı Kelebek olur. Çocuklar şarkı söylerken 23 Nisanlarda Dillerinde, gözlerinde Yüreklerinde yalnızca Bir dilek olur. Teşekkürler Atatürk 23 NİSAN BİR ARMAĞAN Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü, en şerefli en mutlu gün. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. İşte, bugün bir meclis kuruldu, Sonra hemen padişah kovuldu. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. Bugün, Atatürk'ten bir armağan, Yoksa, tutsak olurduk sen inan. Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan. Saip EGÜZ GELDİ 23 NİSAN Dün sabah anneciğim Öperek, dedi Uyan Bugün senin bayramın, Kalk, bak süslendi her yan. Baktım her taraf süslü, Sokaklar dolu insan. Dedim Anne bu neden Dedi 23 Nisan. Temel bayrammış, inan Kutlu olsun kardeşim Geldi 23 Nisan. 23 NİSAN Bugün bir başka aydınlık yeryüzü, Bir başka ağaçların, evlerin yüzü. Bugün çocuklar güzel. Bugün sokaklar güzel... Elimizden tutan her el Daha sağlam Daha mavi gökyüzü; Bayraklar daha yakın. Bakın geçiyor yarının büyükleri; Şarkılar tutuyor gökleri. Adnan ARDAĞI DÜNYA ÇOCUK BAYRAMI Kiminin saçı siyah, Kiminin saçı sarı... Ankara'da buluştu, Dünyanın çocukları. Her Yirmi Üç Nisan'da Tekrarlanır bu olay. Buluşma nedenini, Açıklamak çok kolay. Bu kocaman dünyada Ülke sayısı çoktur. Oysa ki hiç birinin Çocuk Bayramı yoktur. Dünyanın çocukları Yurdumuza koşuyor, Her Yirmi Üç Nisan'da Cıvıldaşıp coşuyor. Türkiye konuklarla, Kalpler sevgiyle dolsun. Dünya Çocuk Bayramı Herkese mutlu olsun! BİZİM BAYRAMIMIZ Bu gelen bizim bayram Yükseldi bak ünümüz. 23 Nisan bizim En şerefli günümüz! Al bayrağı açalım, Gel gidelim törene. Bin teşekkür, bizlere Bugünleri verene... Bizim için harcanan Boşa gitmez bu emek, Çünkü her Türk çocuğu 23 Nisan demek.. İsmail Hakkı SUNAT
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 98’inci yılı için hazırlıklara başlandı. Milyonlarca öğrenci bu özel tarih için yeni ve en anlamlı 29 Ekim şiirleri hakkında araştırma yapıyor. Öğretmenler ise, en güzel...
Öğretmenler günü şiirleri 2 kıtalık kısa ve 4 kıtalık uzun kolay ezberlenen ve MEB onaylı öğretmenler günü şiirleri sayfamızda. İşte okullarda öğretmenlerde günü törenlerinde okunacak şiirleri derlemesi... Abone ol Öğretmenler günü yaklaşıyor, yolumuzu her daim aydınlatan öğretmenlerimizin bu özel günü 2018 yılında 24 kasım cumartesi günü kutlanacak. Okullarda 24 kasım öğretmenler günü törenleri ve etkinlikleri bazı okullarda 23 kasım cuma bazı okullarda ise 26 kasım pazartesi yapılacak. Öğrenciler 24 kasım törenlerinden okunacak en güzel öğretmenler günü şiirlerini araştırmaya başladı bile. 2 kıtalık öğretmenler günü şiirleri, 4 kıtalık uzun öğretmenler günü şiirleri sayfamızda. Bu özel günde öğretmenine 24 Kasım öğretmenler günü şiiri okumak isteyen öğrenciler araştırmalarına başladı. 2018 yılı itibariyle en güncel en yeni öğretmenler günü şiir ve sözlerini arayanlar için derlediğimiz haberde birbirinde manalı 1 kıtalık, 2 kıtalık, 3 kıtalık, 4 kıtalık bulabilirsiniz. Peki 24 Kasım'ın önemi nedir? Bugün neden kutlanır? İşte öğretmenler günü sözleri ve tüm merak edilenleri. ÖĞRETMENLER GÜNÜ NE ZAMAN KUTLANMAYA BAŞLANDI? Millet Mekteplerinin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. 24 Kasım Öğretmenler Günü, öğretmenlik mesleğini icra eden kimseleri onurlandırmak için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kutlama günüdür. ÖĞRETMENLER GÜNÜ KISA ŞİİRLER Şanlı bayrağımı görünce Okulumun gönderinde, Daha bir başka çarpar yüreğim. Her sabah açtığım kapının Bilgiye, sevgiye, doğruluğa açıldığını Çok iyi bilirim. Gelecek yetiştiririm, geleceğim için Çünkü; Ben öğretmenim Yeni nesil benim eserim! *Öğretmenim siz öğrettiniz bana bütün bilgileri Karatahta başında harfleri,sayıları,günleri,ayları,yılları Bize günaydın demenizden biz çok ders çıkarırdık Hani bize kızdığınızda yinede gülerdiniz ya O günleri çok özledim Şimdi kalbimde bir boşluk var Galiba 2. annemin yokluğundan kaynaklanıyor Öğretmenim siz bizi sevdiniz bizde sizi Eğer üzdüysem sizi Beni affedin Seni seviyorum öğretmenim ÖĞRETMEN Öğretmenim bilir misin Seni nasıl sevdiğimi? Sorsan bana nerde yerin Gösteririm ben kalbimi Ana değil, ana gibi; Baba değil, baba gibi Öğretmenim ben de sevgin Can içinde bir can gibi... BEN ÖĞRETMENİM Doğuda, batıda benim izlerim, Güneyde,kuzeyde benim özverim. Dağlar yol versin,ister vermesin, Dağı,taşı deler yine giderim. Devletin çatısı benim eserim, Ata'mın dediği yolda giderim. Anamdan,babamdan hatta kendimden, Bizleri kurtaran eli severim. İster bozkır olsun,isterse çorak, Orası bir vatan,kutsal bir durak. Işığı yakmaktır, benim görevim, Bizlere yakışmaz,geride durmak. ÖĞRETMENİM Öğretmenim, Canım benim! Seni ben pek Çok severim. Sen bir ana, Sen bir baba, Her şey oldun Artık bana Gözüm sende, Gönlüm sende. Okut, eğit Beni sen de Okut, öğret Ve nihayet Yurda yarar Bir insan et! Rakım ÇALAPALA BİRİCİK ÖĞRETMENİM Öpmek istiyorum hep o şefkatli elleri. Yerimde sayıyordum alıp geçtin ileri. Bana hep sen öğrettin o güzel bilgileri. Benim bilgi kaynağım, sevgili öğretmenim. Hep okulda geçirsem günleri, geceleri, Daha erken öğrensem harfleri, heceleri. Sende saklı bulunan o güzel bilgileri, Ben de almak isterim biricik öğretmenim. İstemez oldum artık vefasız geceleri. Hep sınıfımda olsam, okusam heceleri. Atamın önerdiği olmam istenen yeri, Bana sen hazırladın biricik öğretmenim. Hakkı ÇEBİ ANA GİBİ, BABA GİBİ Öğretmenim bilir misin Seni nasıl sevdiğimi? Sorsan bana nerde yerin Gösteririm ben kalbimi Ana değil, ana gibi; Baba değil, baba gibi Öğretmenim ben de sevgin Can içinde bir can gibi...
dünyanın en kolay ezberlenen şiiri