. 1. GİRİŞCeviz Juglans regia L., botanikte Dicotiledoneae sınıfı Juglandales takımı, Juglandaceae familyası ve Juglans cinsinde yer alır. Juglans cinsi içerisinde günümüzde özellikleri belirlenen 18 türden en önemlisi ve üstün meyve kalitesi ile ceviz denildiğinde ilk akla gelen, “Anadolu cevizi”, “İran cevizi” ve “İngiliz cevizi” olarak da adlandırılan J. regia’ formdaki ceviz türleri dünyanın birçok yerinde yayılma alanı bulmuştur. Ancak, cevizin anavatanı, bazılarına göre İran’ın Ghilan bölgesi, bazılarına göre ise Çin’dir. Bunlara karşılık daha büyük bir çoğunluk ise cevizin anavatanı olarak çok daha geniş bir alanı göstermektedirler. Bunu savunan gruba göre ceviz Karpat dağlarından Türkiye, Irak, İran, Afganistan, Güney Rusya, Hindistan, Mançurya ve Kore’ ye kadar uzanan geniş bir bölgenin doğal itibariyle dünyada büyük bir doğal yayılma alanına sahip olan Anadolu cevizi Juglans regia L. çeşitli göçler ve ticaret kervanları vasıtasıyla doğal yayılma alanı dışına da götürülmüş olup, bugün tropik bölgeler dışında hemen hemen dünyanın her yerinde yetiştiriciliği yapılan bir meyve türü durumundadır. Yakın bir geçmişe kadar ceviz yetiştiriciliğinde söz sahibi olarak Türkiye gelmekte, bunu Yunanistan, İtalya, Fransa gibi ülkeler takip etmekteydi Fakat ceviz yetiştiriciliğine 1867′de cevizle başlayan ABD, bütün bu ülkeleri geride bırakarak ceviz yetiştiriciliğinde ve dış satımında en önemli ülke konumuna kültürü oldukça eski tarihlere uzanan Anadolu, birçok meyve türünde olduğu gibi cevizin de anavatan bölgeleri arasında yer almıştır. Anadolu, günümüze kadar yapılan yetiştiricilik sonucunda, sayıları milyonu aşan bir ceviz ağacı varlığına sahip yöresi kıymetli ceviz tiplerine sahip olan ülkemizde bu zengin kaynağın başlıca iki önemli avantajı bulunmaktadır. Birincisi, sahip olduğu 5 milyondan fazla ağaçla elde edilen yaklaşık 120 bin tonluk ceviz üretimi, ülkemizi dünya sıralamasında üçüncü sıraya yerleştirmiştir. Fakat üretilen bu miktarın ancak %1- 2’sinin dış satıma gitmesi ve dolayısıyla ülkemizin dünya ceviz dış satım sıralamasında son sıralarda yer alması da olumsuz bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumun tek nedeni üretimimizin standart çeşitlerle değil de tamamen tohumdan yetişen ağaçlarla yapılması ve hiç bir kültürel uygulamanın yetişen her bir ağacın farklı özelliklere sahip olması, dolayısıyla standartlara uygun miktarda ürünün temin edilememesi dış satımımızı zorlaştıran en önemli neden olarak ortaya çıkmaktadır. Anadolu’nun mevcut ceviz varlığının ikinci avantajı ise, çok geniş bir genetik varyasyona sahip olduğundan ıslah çalışmaları için zengin bir kaynak olmasıdır. Bu varyasyon ıslah çalışmalarının uygun yöntemlerle daha kısa bir zamanda başarıya ulaşmasına imkan CEVİZİN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİCeviz sağlık ve beslenme bakımından çok önemli bir meyve türüdür. Genel olarak cevizde % su, %15- 30 protein, %55- 77 yağ, % 3 kül, ve %5- 15 oranında da karbonhidrat ağırlık selüloz bulunmaktadır. Ayrıca cevizin meyvesi, Ca, P, Mg, Fe, Na, K gibi mineral maddeler bakımından zengin olduğu gibi A, B1, B2, B6, C vitaminlerini de içermektedir. 1 kg ceviz yaklaşık kalori enerji çok değişik şekillerde tüketilmektedir. Çerez olarak, pasta ve bisküvi sanayinde, parfüm sanayinde, reçel, helva yapımında, boya, tanen, plastik ve kauçuk endüstrisinde, yağ olarak, ilaç sanayinde, sucuk, samsa, pestil yapımında tüketilmektedir. Ayrıca kerestesinin son derece kıymetli olmasından dolayı da oymacılıkta bu yönde aranan materyallerin başında ceviz olmak üzere bir çok ülkede son yıllarda yapılan araştırmalarda bazı kalp rahatsızlığı olan hastalara özellikle ceviz önerilmektedir. Kalp ve kolesterol bakımından bazı sağlık problemleri olan kişilere cevizin iyi gelmesi son yıllarda cevizin önemini daha da artırmıştır3. CEVİZİN BİTKİSEL Ağaç Yapısı ve Kök Cevizler hızlı büyüyerek 25- 40 m’ye kadar boylanır ve bir ağaç 300- 500 m2 lik bir alanı kaplayabilir. Ceviz ağaçları genelde “yayvan” taç şekline sahiptir. “yarı dik ve dik” yapıda da taç şekli görülür. Cevizler kazık köklü olup kılcal kök bolca bulunabilir. Kökler 3-5 m derinliğe kadar Gövde ve Dallar Gövdede dallanma genelde toprak yüzeyinden 1-2 m yükseklikten başlar. Gövde çevresi 5- 6 m ye kadar gelişebilir. Gençlik yıllarında düzgün yüzeyli ve gümüşi renkte olan gövdede çok ileri yaşlarda renk koyulaşır gri-siyah ve kabukta uzunluğuna çatlaklar oluşur. Sürgünler, tüysüz, parlak zeytin yeşili veya esmer ve Gözler Yaprak; uzunca bir sap üzerinde karşılıklı dizilmiş ve sayıları 5-13 arasında değişen yaprakçıktan meydana gelir. Yaprakçıklar geniş elips şeklinde ve tam kenarlıdır. Uçları sivricedir ve boyları 6-12 cm arasında değişir. Rengi parlak yeşil olup gövde üzerlerinde helezonik şeklinde dizilmişlerdir. Gözler dal uçlarında ve yaprak koltuklarında 1-3 adet olup, koyu esmer renklidirler. Uç gözler iridir. Yaprak koltuklarında bulunan gözlerden iri olanı sürer ve odun dalını meydana getirir. Verimli olmayan çeşitlerin sadece uç tomurcuklarından meydana gelen sürgünlerin ucunda dişi çiçek vardır. Oysa verimli çeşitlerin hemen hemen bütün tomurcuklarında yaprak tomurcukları da dahil dişi çiçek meydana Çiçek Yapısı ve Döllenme BiyolojisiCevizlerde çiçekler monoik yapıdadır. Yani erkek ve dişi çiçekler aynı ağaç üzerinde fakat farklı yerlerde bulunur. Cevizlerde tozlanma rüzgar yardımıyla gerçekleşir4. CEVİZİN EKOLOJİK İklim ve Toprak İklimCevizler kış ve ilkbahar aylarında soğuklama gereksinimini karşılayacak kadar soğuk; ilkbahar ve yaz aylarında normal büyüme ve olgunlaşmayı sağlayacak ölçüde sıcak 25- 350C isterler. 400C den yüksek yaz sıcaklıkları ceviz yeşil kabuğunda yanmalara ve ceviz içinde büzüşmelere yol açabilmektedir. Ceviz bitkisi genelde –200Cden düşük sıcaklarda zarar görmekteyse de –400C’ye kadar dayanabilen çeşitler vardır. Bunun yanında tomurcuk döneminde –10C, tam çiçeklenme dönemindeki –30C ve küçük yeşil meyve döneminde –10C den düşük sıcaklıklar zararlı olabilmektedir. Soğuklardan zararlanma konusunda düşük sıcaklığın derecesi, düşme hızı, süresi gibi etkenler önemli rol oynar. Ceviz çeşitlerinin soğuklama gereksinimi + nin altında 500- 2000 saat arasında değişir. Düzenli bir ürün için cevizlerde soğuklama gereksiniminin karşılanması yetiştiriciliği açısından yıllık toplam en az 500 mm yağış yeterli olmakla birlikte bu yağışın düzenli olması önemlidir. Meyvelerin normal gelişebilmeleri için yazın toprakta yeterli suyun bulunması gerekir. Bunun yanında çiçeklenme dönemindeki yağmurlar ve aşırı rüzgarlar özellikle tozlanma-döllenme bakımından olumsuz bir durum ortaya ToprakCeviz 2- 4 m derinliğe kadar inebilen güçlü bir kök sistemine sahiptir. Bu yüzden toprak derinliğinin az olduğu yerlerde yetiştiricilik bakımından sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Yetiştiricilik bakımından ileride sorunlarla karşılaşmamak için toprak derinliğinin en az 2 m olması ve toprağın geçirgen olması pH sı 6- 7 dolayında olmalı ve toprakta alkalilik ve tuz sorunu iyi drenajlı, geçirgen, organik maddece zengin ve havadar olmalıdır. Toprağın su tutma kapasitesinin yüksek olması ceviz yetiştiriciliği açısından önemlidir. Ancak ceviz toprak bakımından çok seçici bir meyve türü de CEVİZİN Generatif Tohumla ÇoğaltmaTohumla yapılan çoğaltmalarda meydana gelen yavru bitkiler, ana bitkinin hemen hemen hiçbir özelliğini taşımazlar. Bu nedenle cevizlerde tohumla çoğaltma, anaç veya çöğür eldesi ve ıslah çalışmaları dışında, genetik açılım nedeniyle, tercih edilen bir çoğaltma yöntemi Tohumlarda Aranacak ÖzelliklerTohum olarak kullanılacak cevizler;* Dolgun olmalı* Gelişmeleri tam olmalı* Sağlıklı ve iyi gelişmiş ağaçlardan alınmalıdır* Herhangi bir nedenle zarar görmüş meyveler tohumluk olarak Tohumların KatlanmasıTohumların soğuklama gereksinimlerini karşılamak, engelleyici etmenleri gidermek, tohum kabuklarını yumuşatmak, embriyonun su ve oksijen alımını kolaylaştırarak çimlenme güçlerini artırmak ve çabuklaştırmak amacıyla nemlendirilmiş ortamlarda saklanmalarına katlama denilmektedir. Tohumların katlanmasının genel avantajı, tohum çimlenmesine engel olan etmenlerin etkilerini gidererek erken ve düzenli bir çimlenmenin başlangıcı yetiştiriciliğin yapılacağı yerde toprağın tava gelme durumuna göre tayin bir insanın kolayca taşıyabileceği büyüklükte kasalar meyve sebze kasaları gibi kullanılabilir. Bu kasaların tabanına delikleri örtebilecek irilikte çakıl konduktan sonra üzerine düzgün bir şekilde katlama kumu inşaat kumu serilir. Bu kumun üzerine tohumlar tek tek dizilerek ekilir. Sonra tohumların üzeri kumla iyice örtülür, daha sonrada bir sıra tohum bir sıra kum olacak şekilde kasa doluncaya kadar devam edilir. Katlama işlemi tamamlandıktan sonra en üste konacak kumun kalınlığı diğerlerinden biraz daha fazla olmalıdır. Kasa dolduktan sonra kum süzgeçli kovalarla nemlendirilir. Daha sonra bu katlama kasaları sıcaklığı 0- 80C arasında değişen serin bodrum, adi depo vb gibi ortamlara tohumların katlanma süresi, çeşide göre, 60- 90 gün arasında değişir. Tohumun sert kabuğu çatlayıp kök ucu göründüğü zaman katlamaya son verilir. Tohumlar toprağa kendi büyüklüğünün iki katı kadar derinliğe ekilirler. Tohum ekiminden sonra çöğürlerin iyi bir gelişme gösterebilmesi için çöğür parsellerinde başta yabancı ot temizliği olmak üzere, sulamaya özen göstermek sökümünden bir süre önce, dinlenme döneminde kazık köklerin kesilmesi, saçak kök oluşumunu geliştirerek şaşırtmada tutma başarısını Vegetatif ÇoğaltmaGenetik açılım nedeniyle tohumla çoğaltmanın yapılamadığı cevizler vegetatif yollarla çoğaltılır. Cevizlerde aşı tutmasının zor olmasına rağmen günümüzde geçerliliğini koruyan vegetatif çoğaltma metodu aşı ile Aşı ile Aşı Başarısına Etki Eden FaktörlerSıcaklık Ortam sıcaklığının 23- 300C arasında olması, cevizlerde aşı başarısının Ortamın nemli olması aşıda başarıyı olumlu yönde deneyimi Cevizlerde aşı başarısı öteki meyve türlerine göre genelde daha düşük olduğu için aşı yapan kişinin deneyimi ve becerisi aşı başarısında çok kullanılan malzemeler Kullanılan malzemeler kaliteli olmalıdır. Örneğin bıçak yüzeyi çok düzgün ve tek darbede kesecek şekilde çok keskin olmalıdır. Aşıyı sarmak için tercihen pamuk ipliği ya da aşı bandı Sağlıklı ve iyi gelişmiş yıllık sürgünler aşı kalemi olarak alınır. Kalem üzerindeki sürmemiş gözler tercihen 2. ile 5. gözler arası aşıda kullanılır. Kesilen kalemler, saklanma ve de aşı yapılma sırasında mutlaka nemli bir ortamda muhafaza zamanı Aşıda başarıyı artıran en önemli faktörlerden biri de aşı zamanı olup, gerek fidanların gerekse aşı gözü alınacak sürgünlerin kabuğunu en kolay bıraktığı zaman en uygun aşı zamanıdır. En uygun aşı zamanını belirlemek için şu yöntem uygulanabilir; aşı sürgünü üzerindeki kabuk kaldırıldığında, gözün altında kalan büyüme noktası kabukta kalıyorsa bu göz için aşı zamanı gelmiş demektir. Ancak büyüme noktası sürgünde yani odun dokusunda kalıyorsa bu göz için aşı zamanı geçmiş demektir. Bu durumda kabuktaki gözün altında bir boşluk meydana gelmiş olur. Aşı yapıldığı zaman kabuğun altında meydana gelen bu boşluktaki hava, aşı gözü ve çevresinin siyahlaşıp kurumasına neden olur. Bu şekildeki gözler aşıda tercih edilmezler. Bir bölgede göz aşılarının yapılmaya başlanmasını tayin eden en önemli pratik kriterlerden bir başkası da o bölgede ekinlerin biçilmeye başlandığı zamandır. Yani bir bölgede ekinlerin biçilmeye başlandığı zaman, o bölge için cevizlerde göz aşılarının yapılabileceği zaman anlamını Cevizlerin Çoğaltılmasında En Çok Kullanılan AşılarGöz Aşıları;* T-Göz Aşısı* Yama Göz Aşısı* Kabuk Yama Yüksük Göz Aşısı* Yongalı Göz Aşısı* Yeşil odun Göz AşısıCevizlerde en çok kullanılan ve en çok başarılı olan göz aşıları “T göz” aşısı Şekil 15 ve “Yama göz” Aşıları;* Yan Aşı* Yarma Aşı** Kakma Aşı* Kabuk Aşı Şekil 16* Dilcikli Aşı*Şubat ortaları veya Mart başlangıcında yapılır. Şekil 17* Dilciksiz Aşı* Şerit Aşı* Çoban Aşı* Kama Aşı* Cevizlerde en çok kullanılan ve başarılı olan “dilcikli aşı” ve çeşit değiştirme aşısı olarak ta en çok “yarma aşı” Ceviz AnaçlarıCevizlerde anaç olarak aşağıdaki türler J. hindsii2. Paradox J. hindsii X J. regia3. J. regia4. Royal J. nigra X J. hindsii5. değişik anaçlar kullanılmaktaysa da en çok kullanılan ve tercih edilen anaç Anadolu cevizinin J. regia L. kendi 16. CEVİZLERDE KABUK Texas AŞISININ YAPILIŞIŞekil 17. CEVİZLERDE DİLCİKLİ İNGİLİZ AŞISININ YAPILIŞI6. BAHÇE KURMA VE YILLIK BAKIM Bahçe KurmaÇok uzun yaşayan ve aşı ile çoğaltılması oldukça zor olan cevizde, bahçe kurmadan önce bölgenin ekolojik özelliklerinin iyi bilinmesi gereklidir. Ceviz kışları çok aşırı ve sürekli düşük sıcaklığın hakim olduğu bölgeler ile yazları çok aşırı sıcak olan yerlerde derine inen güçlü bir kök sistemine sahip oldukları için toprak derinliğinin en az 2- m olması ve geçirimsiz katmanların olmaması gerekir. Yetiştiricilik yapılacak bölgenin topraklarında fazla alkalilik ve tuzluluk sorunları Çeşit seçimiCevizlerde erkek ve dişi çiçeklerin farklı zamanlarda olgun hale gelme durumu dichogamy yaygındır. Bu durumda erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan homogam tip ve çeşitler yanında erkek çiçekleri önce olgunlaşan protandry ve dişi çiçekleri önce olgunlaşan protogyny çeşitler bulunmaktadır. Bundan dolayı ceviz bahçesi kurarken mutlaka ya erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan homogamy bir çeşit yada erkek ve dişi çiçeklerinin olgunlaşması aynı döneme gelen birden fazla çeşit ile karışık bir dikim tercih DikimDikim aralıkları ekolojik ve bakım koşullarına göre değişirse de cevizlerde en ideal dikim aralıkları; 12 x 12 m, 10 x 10 m, 10 x 8 m veya 8 x 8 m’ dikimleri dinlenme döneminde yaprak dökümünden itibaren yapılmaya başlanır ve gözler uyanıncaya kadar devam eder. Fidanların sökümü çok dikkatli bir şekilde yapılarak köklerin zarar görmemelerine özen gösterilmelidir. Dikim sırasında fidanlarda özellikle kök budaması yapılmalıdır. Dikim çukurları en az 60- 70 cm genişlikte ve 80- 100 cm derinlikte açılmalıdır. Fidanlar aşı noktaları toprak üstünde kalacak şekilde dikilmeli ve çukurlar bahçedeki üst toprak ile doldurulmalıdır. Dikimden hemen sonra fidanlara can suyu verilmelidir. Dikim yapıldıktan sonra, ilerideki kereste durumu da düşünülerek, fidan gövdeleri toprak yüzeyinden yaklaşık 1- m yukarıdan kesilmeli ve taçlandırma budaması yapılmalıdır. Bundan sonra bölgedeki hakim rüzgarlar göz önünde tutularak fidanlar hereklere bağlanmalıdır. Yazları sıcak ve kurak olan bölgeler ile su kaynağı az olan yerlerde dikimden sonra su kaybını önlemek amacıyla yabancı ot veya hububat saplarıyla malçlama yapmak yerinde Toprak işlemeİlkbahar aylarında toprak tava geldiğinde derin bir sürüm yapılır. Bu dönemdeki toprak işleme toprağın havalandırılması yanında yabancı ot kontrolünün sağlanması bakımından da çok önemlidir. Yaz aylarında da duruma göre yabancı ot kontrolü bakımından toprak işleme yapılabilir. Sonbahar aylarında pullukla yapılacak sürüm, yağmur ve kar sularının toprağa işlemesi ve toprakta tutulması bakımından önemlidir. Toprak işlenirken köklerin yaralanmamasına özen SulamaCeviz ağaçları iri yapılı ve yaygın dallanma gösterdikleri için geniş bir yaprak yüzeyine sahiptirler. Bu nedenle terleme ile su kaybı fazla olan cevizlere yeterli suyun sağlanması çok önem için ilkbaharda gelişme, meyvelerin büyüme ve iç doldurma dönemlerindeki su gereksiniminin karşılanması çok önemlidir. Bu dönemlerdeki susuzluk durumları büyüme ve gelişmeyi yavaşlatacağı gibi meyvelerin içlerini yeterince dolduramamalarına neden olacağı için kalite ve verim düşüklükleri meydana dikkat edilecek en önemli noktalardan biri de suyun etkili kök düzeyine ulaşmasının sağlanmasıdır. Cevizlerde ilk yıllarda, bölgenin ve su kaynağının durumu da göz önüne alınarak haftada 2 kez sulama yapmak gerekir. Sulama şekli olarak karık sulama, salma, damla ve alttan yağmurlama sulama sistemlerinden birisi tercih edilebilir. Cevizlerin sulanmasında kimyasal atıklar vb zararlı etmenlerle kirlenmemiş olan her türlü su GübrelemeCeviz, toprakta çok aşırı bir sorun yoksa, gübreleme bakımından çok duyarlı bir bitki değildir. Bununla birlikte, yapısından dolayı, en önemli bitki besin maddesi gereksinimi azot olabilir. Yapılacak toprak analizlerinin sonuçlarına göre toprakta eksik olan besin maddeleri belirli bir program içinde toprağa BudamaCeviz ağaçları iri ve büyük taç oluştururlar. Ancak bu ağaçlar genelde çok fazla budama istemezler. Bununla birlikte kurumuş ve birbiri içine girmiş dalların çıkarılması ve ağaç tacının içerisine ışığın rahatlıkla girmesini sağlayacak şekilde yapılacak aralama budamaları yararlı olur. Cevizlerde şekil budaması olarak genelde doruk dallı budama sistemi uygulanmakla birlikte budamanın çeşidi ve miktarı, çevreye ve ağaçları yetiştirme amacına bağlı olarak da ve SONRASICevizlerde hasat, iç ceviz ve yeşil kabuğun olgunlaştığı dönem olarak kabul edilir. Kalin açıldığı ve sert kabuktan ayrıldığı dönem yeşil kabuğun olgunlaşma belirtileridir. İç cevizin olgunluk belirtisi ise; iç ceviz ile sert kabuk arasında bulunan paket dokusunun kahverengileşmeye başladığı dönemdir. Çoğunlukla yeşil kabuk, iç cevizden daha geç olgunlaşır. Hasadın iç ceviz olgunluk zamanında yapılması, bu dönemde iç cevizin açık renkli olması nedeniyle iç cevizin ticari değerini artıracaktır. Ancak yetiştirici eğer hasat yeşil kabuğun olgunlaşma zamanını beklerse çok önemi kalite kayıpları meydana hasat zamanına iklimin önemli etkisi olabilmektedir. Serin iklime sahip bölgelerde iç ceviz olgunlaşma zamanı ile yeşil kabuk olgunlaşma zamanı genellikle aynı döneme rastlar. Yüksek nem yeşil kabuğun açılmasını zamanını etkileyen önemli bir faktörde yetiştiriciliği yapılan çeşittir. Örneğin hasadı zamanında ve doğru yapıldığında Chadler ve Serr gibi çeşitler açık renkli iç rengine edilen meyvelerin toplanması, yeşil kabuklarının ayrılması ve meyvelerin kurutulması vs. kalite kayıplarını önlemek açısından mümkün olduğu kadar çabuk altında kalan meyvelerde, uzun süre yeşil kabuğu üzerinde kalan meyvelerde iç renginde bozulmalar Hasat Yöntemleri Cevizlerde hasat elle ve mekanik yolla olmak üzere iki metotla yapılmaktadır. Türkiye’de hasat sırıkla ağacın dövülmesi şeklinde yapılırken ceviz yetiştiriciliğinde söz sahibi ülkelerde mekanik yolla yapılmaktadır. Ağacı dövme şeklinde yapılan hasatta başta bir yıl sonraki yılda ürün verecek dallar olmak üzere önemli zararlanmalar meydana yolla hasat; ağacın ana dallarının yada ağaç gövdesinin değişik sarsıcılar ile sarsmak ve meyvelerin ağaç üzerinden yere düşmesini sağlamak şeklinde yapılmaktadır. Bu amaçla değişik sarsıcılar Kablolu sarsıcılar-Eksantrik sarsıcılar, Poner hareketli sarsıcılar, Pnömatik sarsıcılar vs. Hasat SonrasıHasattan sonra kalite kayıplarını en aza indirmek amacıyla yeşil kabuk sert kabuktan kolayca ayrılmalı, yani meyveler hemen kavlatılmalıdır. Bazı yörelerimizde yeşil kabuğun yumuşaması ve kolay çıkması amacıyla üzerine naylon, kalın bez ve çuval gibi örtülerle örtülmesi önemli kalite kayıplarına neden olabilmektedir. Bazı ülkelerde kavlatma tamamen mekanik yolla değeri açısından için tüm olarak çıkması istenir. Hasadı yapılan meyveler eğer iç olarak pazarlanması söz konusu ise, cevizler daha kurumadan nemli iken kırılma işlemine tutulur. Böylece daha kolay bir şekilde için tüm olarak çıkması ceviz kırma işlemleri sergenler olarak adlandırılan yerlerde genelde kadınlar tarafından çekiçle vurarak kırmak şeklinde yapılmaktadır. Kırma işleminden sonra cevizler renklerine göre sınıflandırılıp paketleme işlemine tabi Kurutmaİç ceviz olarak değerlendirilmeyecek yani kabuklu olarak pazarlanacak meyveler kavlatma işleminden sonra hemen kurutulmalıdırlar. Kurutma işlemi cevizin depo ömrü bakımından çok önemlidir. Bunun için kabuklu ve iç cevizde bulunması gereken en yüksek nem oranları standartlarla belirlenmiştir. Örneğin ye göre kurutulmuş; kabuklu cevizlerde %8, iç cevizde ise %5 nem oranı genelde cevizler dışarıda gölgede kurutulmaktadır. Bazı yörelerimizde ise güneş altında 7- 10 gün bekletilerek kurutma yapılmaktadır. Bu da başta iç renginin koyulaşması gibi çeşitli kalite kayıplarına neden olmaktadır. Bu yüzden bu kurutma şekli yanlıştır. Eğer başka kurutma imkanı yoksa en azından kurutma dışarıda gölge ortamlarda yapılmalıdır. Yani meyveler direkt olarak güneş ışığı altında kurutulmamalıdır. Ancak dünya ceviz üretiminde söz sahibi ülkelerde kurutma tamamen mekanik yollarla yapılmaktadır. Mekanik yollarla yapılan kurutma işlemlerinde, genelde meyveler 30- 350C de 24 saat bekletilmektedirler. Sıcaklığın 400 C’ nin üzerine çıkışı iç kalitesi bakımından Depolama ve AmbalajlamaCevizler yüksek yağ içeriğine sahip meyve olduğu için uygun şartlarda depolanması başta iç meyvenin bünyesindeki yağ bozulmaları açısından önemlidir. Bu yüzden cevizler düşük sıcaklıklarda 0- 40C ve kuru ortamlarda uzun süre bir ürünün pazarlanmasında çok önemli bir aşamadır. Bu yüzden ambalajların sağlıklı materyallerle usulüne uygun yapılması gerek kabuklu gerekse iç cevizin pazarlanması açısından tüketicileri cezbetmektedir. Büyük çuvallarla doldurulmuş karışık cevizlerle, hepsi aynı renkte küçük gramajlı ambalajlanmış cevizlerin albenisi arasında çok açık farklılık görülmektedir. Örneğin iç cevizlerin ışık geçirmeyen vakumlu plastik torbalarla yapılması ve etiketlenmesi tüketiciler açısından çok ve hasat sonrasındaki dönemlerde işlemlerin doğru yapılması üretici ve dolaysıyla da ülke cevizciliği için çok dikkat edilmesi gereken konuların yetiştiriciliğinde söz sahibi ülkelerde MODERN HASAT VE SONRASI belli başlı aşamalar Şeker Pancarı Tarımı Şeker Pancarının Ülke Ekonomisindeki Yeri Ülkemizde Şeker Pancarı tarımı, şeker pancarı üretimiyle geçimini temin eden yaklaşık 500 bin çiftçinin, diğer bir ifadeyle 3 milyon insanın yanısıra; tarım, hayvancılık yani yem, ilaç, et, süt, nakliye ve hizmet sektörleriyle de iç içe geçmiş durumdadır. Konu, tarım, tarımsal sanayi, işlenmiş temel gıda ürünleri ve istihdam gibi değişik dal ve konularda bir bütünlük teşkil etmektedir. Şeker pancarı üretimi; bitkisel ve hayvansal üretimin gelişmesine, azami derecede endüstriyel girdiler kullanılmasına, toprakların fiziki yapıları ve ekolojik dengenin iyileşmesine katkı sağlamakta, kendinden sonra ekilecek ürünlerin verimlerini azami ölçüde arttırmaktadır. Alternatif tarım ürünleri olan ayçiçeğine göre 5, Buğdaya göre 20 kat daha fazla istihdam oluşturmakta, buğday ve ayçiçeğine göre ise 2 kat daha makineli tarımın yapılmasına olanak sağlamaktadır. Şeker sanayiinin GSMH olarak Türkiye genelindeki payı % imalat sanayii içindeki payı ise % düzeyindedir. Şeker alternatif ürünlere göre, dış pazar değeri ve tarıma dayalı sanayiler arasında verimlilik, kârlılık ve katma değer yönünden karşılaştırmalı üstünlüğe sahiptir. Tarım ve endüstri kesiminde yarattığı istihdam, alternatif ürünlerle kıyaslanamayacak kadar yüksek olup faaliyetine ayrıcalık ve etkin bir sosyal boyut kazandırmaktadır. Şeker fabrikaları, gelişmekte olan bölgelerimizde ve Doğu Anadolu da bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, kırsal kesimde ise istihdama katkısı bakımından da önemi büyüktür. Fabrikalarda yaklaşık 35 bin işçi çalışmakta, buda tüm sanayi kesiminde çalışanların % sine tekabül etmektedir. Taşıma sektörüne ise yılda yaklaşık 25-30 milyon ton iş hacmi yaratmaktadır. Ülke ekonomisine toplam ekonomik katkı payı ise yaklaşık milyar dolardır. Dünyada şeker üretiminin % 70’şini pancar şekeri % 30’unu kamış şekeri oluşturmaktadır. Kamış şekerinin maliyeti pancar şekerine göre % 40-50 daha ucuzdur ve dünyadaki şeker fiyatları kamış şekerine göre belirlenmektedir. AB ülkelerinin tamamına yakınında yani % 95 oranında pancar şekeri üretimi yapılmaktadır. Bu Ülkeler % 40-50 daha ucuza kamış şekeri temin edebilecekleri halde pancar şekeri üretiminden vazgeçmemektedirler. Bununda nedeni pancar ziraatının ve sanayisinin üreticilere sağladığı katma değerdir. AB Ülkelerinden Almanya, dahili tüketiminin % 30’u, Fransa ise % 52’sinden fazla şeker üretmektedir. Bu rakam AB Ülkelerinde ortalama % 20’dir. Ülkemizde ise bu durum % 28 seviyelerindedir. Görüldüğü üzere AB Ülkelerinde üretim-tüketim oranları daima yüksek seviyelerde gerçekleşmektedir. Ülkemizde ise halen şeker fabrikalarında otuz beş bin civarında işçi istihdam edilmekte ve yüz binlerce çiftçi ailesi pancar tarımı ile uğraşmaktadır. Ayrıca şeker pancarı ziraatı ilişkili olduğu pek çok sektöre ve milli ekonomiye yüksek miktarda katma değer sağlamaktadır. Şeker fabrikalarının rasyonel çalışmaları sadece ekonomik yönden değil sosyal yönden de geçimlerini pancar tarımına bağlamış üreticiler için önem taşımaktadır. Şeker pancarı ülkemizde daha çok iç bölgelerde üretilir. Üretimin büyük bir kısmını iç Anadolu Bölgesi karşılar. Kıyı bölgelerimizde tarımının yapılmamasının nedeni, buraların şeker pancarından daha fazla gelir getiren ürünlere ayrılmış olmasıdır. Şeker pancarı tarladan söküldükten sonra kısa sürede işlenmesi gereken bir ürün olduğu için şeker fabrikaları üretim alanlarına yakın yerlere kurulmuştur. Şeker pancarının küspesi önemli bir hayvan besinidir. Bu nedenle şeker pancarı tarımının yapıldığı yerlerde besi hayvancılığı da gelişmiştir. Şeker Pancarı’nın İstekleri Ülkemizde ve Dünyada insan yaşamının her döneminde bu kadar önemli bir temel besin maddesi olan şekeri ve şeker pancarını daha bol, kaliteli ve ekonomik üretmek, ve üretici gelirlerini arttırmak için; Anız bozma ve sonbahar sürümünden, ilk baharda toprak hazırlığı, gübreleme, ekim, bakım, mücadele, sulama, hasat ve silolamaya kadar tüm işlemlerin nasıl ve ne zaman yapılması gerektiğinin üretici tarafından çok iyi bilinmesi tohumu küçük ve çıkan filiz hassas olduğundan çimlenme ve ilk gelişme döneminde korunmalıdır. Toprağın sıkıştırması kaymak tabakası , don haşereler yabancı ot ilaçları, filiz mantar’ i hastalıkları dikkatle takip edilmelidir. Toprak işlemesi derin olmalı, kök derinliğine su tabakası birikmemelidir. İlk gelişmede yeterli sıcaklığın mevcut olması gereklidir. Olgunlaşma döneminde pancar yüksek ısıdan olumsuz etkilenir özellikle gece sıcaklıkları 1 İklim ve Hava Faktörleri Kök verimi ve pancardaki şeker varlığı bakımından iklim faktörleri çok önemlidir. Ülkemizde değişik iklim bölgelerinde yapılan üretimler değişik özellikler yakın bölgelerde pancar verimi yüksek, buna karşın şeker varlığı düşüktür. Doğu Anadolu da sert kara iklimi hüküm süren bölgelerde kök verimi düşük şeker varlığı yüksektir. Geçit Bölgelerinde kök verimi ve şeker varlığı normaldir. İç Anadolu gibi iklimin çok sert olmadığı bölgelerde hem kök verimi hem de şeker varlığının yüksek olduğu en iyi pancar bölgeleridir. 2 Işık ve Sıcaklık Pancar bir uzun gün bitkisidir. Kök ve şeker meydana gelmesinde güneş ışığı çok önemlidir. İlk çıkışta ısı ışıktan daha önemli gözükse de ısı arttıkça ışık ihtiyacı da artmaktadır. Gelişme ve şeker yapımı için ideal hava sıcaklığı 23 – 25 ° C dir. Hasattan birkaç hafta önce şeker teşekkülü için sıcaklık çok önemlidir. 3 Su Tohum yatağının yeterli rutubete sahip olması gerekir. Nisan – Mayıs aylarında hafif kuraklık köklerin daha derinlere inmesine ve böylece bitkinin su ve besin maddesi yönünden daha iyi beslenmesini sağlar. Yaprakların gelişimi ile pancarın su ihtiyacı artar. Gelişme dönemlerinde su ihtiyacı fazladır ve yağmuru az olan bölgelerde mutlaka sulama yapılmalıdır. 4 Toprak Pancar tarımı yapılacak toprakların su ve besin maddelerini tutma kapasitelerinin çok iyi olması, kaymak bağlamaması, iyi bir toprak derinliğine sahip olmaları gereklidir. Pancar tarımı için en ideal toprak, organik maddece zengin, derin, kolay ısınan tınlı ve tınlı kireçli topraklardır. Tarla Hazırlığı Şeker pancarı tarımında ülkemiz için tavsiye edilen ön bitki hububattır. Toprak hazırlığında ilk işlem ön bitki hasadı sonrası bitki artıklarının toprağa gömülerek organik maddece zenginleşmesini sağlayan anız bozma işidir. Anız bozma ve ilk sürümün mutlaka sonbaharda yapılması gerekir. İlk sürümün sağlıklı yapılabilmesi için hububat hasadından hemen sonra gölge tavı “ toprak rutubeti “ kalkmadan toprağın sürülmesi ve anızın karıştırılması gerekir. Bu konuda en pratik ölçü pulluğun devirdiği toprağın kalıp şeklinde değil, devrildiği anda dağıla bilen yapıda olmasıdır. Anızın asla yakılmaması gerekir. Anızın kolay parçalanması için toprağa sürümle birlikte bir miktarda üre gübresi karıştırılır ve gerekirse toprak ıslatılır. Böylece anızın çürümesi hızlanacaktır. Tarlanın kesik ve engebeli durumda kalmaması için derin sürümden önce mutlaka çizel kullanılmalı, derin sürümden sonra ise tırmık veya sürgü çekilmelidir. Pulluk tabanı varsa buna karşı 2 ila 3 yılda bir ilk sürümden önce bir dip kazan pulluğu çekilmelidir. Anız bozma işleminden sonra güz sürümüne geçmeden önce tarla kendi haline terk edilir. Kıştan önce yapılacak güz sürümüne kadar son sürüm tarlanın otlanması halinde yüzlek olarak tırmık çekilmelidir. Böylece toprağın su tutması sağlanmış ve yabancı otlarda öldürülmüş olacaktır. Kıştan önce yapılacak bu son sürümle birlikte toprak analiz sonuçlarına göre tavsiye edilen son bahar gübrelemesi de aynı zamanda yapılır. 2 Gübreleme Gübreleme yapılmadan önce toprakta mevcut ve bitki tarafından alınabilir bitki besin maddelerinin ne düzeyde olduğunun bilinmesi gerekir. Bunun için mutlaka usule uygun olarak alınan toprak numune analizlerinin yaptırılması ve dekara tavsiye edilecek gübre miktar ve cinslerinin belirlenmesi gereklidir. Şeker pancarının yetişmesinde üç ana besin maddesi Azot, Fosfor ve Potastır. Gübrelemede dikkat edilmesi gereken en önemli husus, bitkinin ihtiyacı kadar gübreyi, usulüne uygun olarak, zamanında toprağa verebilmektir. Eksik veya fazla gübre kullanımı verim ve kalitenin düşmesine neden olacaktır. a Azotlu Gübreler Pancar tarımında kullanılan başlıca azotlu gübreler Amonyum Sülfat, Amonyum Nitrat, Kireçli Amonyum Nitrat ve Üre dir. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus, ihtiyaçtan fazla azotlu gübre kullanılması hususudur. Azotlu gübrenin gerektiğinden fazla kullanılması halinde fabrikasyon aşamasında verim düşmekte ve çevre kirliliği yaratmakta, gereksiz ve fazla miktarda kullanılması halinde kök verimini az bir miktarda yükseltmekle birlikte, aşırı yaprak gelişimini teşvik ettiği gibi pancardaki şeker oranını da önemli ölçüde düşürmektedir. Bu nedenlerden dolayı azotlu gübre uygulamasına hasattan en az 2,5 ay önce son verilmelidir. Azotlu gübrelerin kurak bölgelerde 2/3’ü ekimden önce ilkbaharda tarla hazırlığından esnasında, geriye kalan 1/3’ünün ise birinci çapadan önce kullanılması ideal bir uygulama olmaktadır. Şeker pancarı için dekara 10-15 Kg saf azot verilecek şekilde gübre kullanılması gerekmektedir. b Fosforlu Gübreler Pancar tarımında kullanılan başlıca fosforlu gübreler Triple Süper Fosfat ve Süper Fosfat tır. Bitkiler için mutlaka gerekli olan bir bitki besin maddesidir. Toprakta yetersiz olduğu durumlarda bitkiler normal gelişmelerini tamamlayamadıkları için verim düşüklüğü meydana gelmektedir. Fosforlu gübrelerin 2/3’ü sonbaharda son sürüm ile pulluk derinliğinde toprağa karıştırılmalı, 1/3’ü ise ilk bahar tarla hazırlığında azotlu gübre ile birlikte tırmık altına verilmelidir. Pancar için dekara 10 – 11 Kg saf fosfor gelecek şekilde fosforlu gübre kullanılması yeterli olacaktır. c Potaslı Gübreler Pancar tarımında kullanılan başlıca potaslı gübreler Potasyum Sülfat, Potasyum Nitrat ve Potasyum Klorür dür. Genel olarak sonbaharda fosforlu gübreler ile birlikte, son sürümden önce, pulluk derinliğinde toprağa karıştırılmalıdır. d Kompoze Gübreler Çeşitli besin maddelerinin bir defada atılarak işçiliği azaltmak için kullanılan, Azot, Fosfor ve Potasyum sıralamasıyla % olarak gibi ifade edilirler. Toprak analiz sonuçlarına göre belirlenecek oranlarda çiftçilerin kullanımı gereklidir. e Ahır Gübreleri Ahır gübresinin yerini hiçbir ticari gübre tutmaz. Ahır gübresi, yeşil gübre, kompost ve anız artıkları kullanılarak toprak yapısını iyileştirici ve toprakların organik maddece zenginleşmesi sağladığı için tavsiye edilmektedir. Başta Azot, Fosfor, Potasyum gibi makro besin maddeleri olmak üzere önemli miktarda mikro besin maddeleri de ihtiva eder. Organik madde ile toprakların, sağlam bir yapı kazanması sağlanır, kaymak bağlamaları önlenir, su tutma kapasiteleri artar, tava gelmeleri kolaylaşır ve erozyon önlenmiş olur. 3 İlk Baharda Toprak Hazırlığı İlk baharda toprak hazırlığı, şeker pancarı tarımının en hassas işidir. Ekim öncesi yapılan toprak hazırlığının zamanı, bu işte kullanılan ekipmanın kullanılış biçimi, tohum yatağının derinliği, tohumun üstünde kalacak toprağın kalınlığı ve yapısı vb. üretilecek şeker pancarının verimini ve kalitesini, dolayısıyla üretim ekonomisini önemli ölçüde etkiler. İlk baharda tarla tava gelir gelmez vakit kaybetmeden tohum yatağı hazırlığına başlanmalıdır. Normal bir İntaş çıkışın sağlana bilmesi için; Tohum yatağının taş, kesek ve bitki artıklarından mutlaka temizlenmiş olması gerekir. Ağır tavda kesinlikle tohum yatağı hazırlığı, gübre ve herbisit yabancı otlara karşı zirai mücadele ilacı uygulaması yapılmamalıdır. İlkbaharda tohum yatağı hazırlığı esnasında azotlu gübrenin 2/3 ü atılmalı ayrıca yağışlarla birlikte çıkması muhtemel yabancı otlar için eğer kullanılacaksa seçilen yabancı ot ilacı atıldıkta sonra tırmık veya kombi kürümler çekilerek tarla ekime hazır hale getirilmelidir. İhtiyaç duyulan yerlerde merdane çekilmesi de faydalı olmaktadır. İlk bahar tarla hazırlığında toprağın fazla çiğnenmesini önlemek için ekim öncesi işlem sayısı mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. İdeal tohum yatağı hazırlığı, toprak ve iklim şartlarına göre değişmekle birlikte bunlardan en önemlisi, ilk baharda 2,5 – 3 cm kalınlığında, homojen, ince, havalanması kolay, fırda yapıda gevşek bir tabaka ile bunun altında, ilkbaharda işlenmiş, bitkinin almasına elverişli yaklaşık % 10 su taşıyan nemli bir tabakanın varlığıdır. Bu işlenmiş tabakanın üst yüzeyi arzulanan tohum yatağıdır. Tüm bu hazırlıklar yapıldıktan sonra toprak ekime hazırlanmış olur. Çeşit Secimi Şeker pancarı üretiminde verim ve kaliteyi etkileyen en önemli faktörlerden biride çeşit secimidir. Çeşit seçilirken aşağıdaki özeliklere dikkat etmek gerekir. Seçilen çeşit ;Ekilen yörenin iklim ve toprak yapısına uygun olmalıdır, Hastalıklara ve tohuma kalkmaya dayanıklı olmalıdır, Kök ve yaprak verimi yüksek olmalıdır, Çimlenme gücü ve tarla çıkışı iyi olmalıdır, Standartlara göre hazırlanmış ve gerekli ilaçlarla ilaçlanmış olmalıdır, Sağlıklı, güvenilir ve ucuz olmalıdır, 5 Ekim Şeker pancarının verim ve kalitesi ile çiftçi gelirini etkileyen önemli bir faktörde ekim tekniğidir. Don tehlikesinin büyük çapta atlatıldıgı bir dönemde yapılan erken ekim, pancarın gelişme süresini uzattığı ve verimi arttırdığı için her zaman tercih edilmelidir. Ekimin kusursuz olması açısından ekimde kullanılacak mibzerlerin secimi ve gerekli ayar ve bakımlarının yapılması gerekir. Ekimde sıra araları ile sıralar üzerindeki pancarlar arasındaki mesafe, kök ve şeker verimini önemli ölçüde etkilemektedir. Ülkemizde şeker pancarı 45 cm sıra arası mesafeye ekilmekte ve genel olarak 20 – 25 cm mesafede teklenmektedir. 1 dekarda 8000 – 9000 adet bitki denemelerde en iyi sonucu vermektedir. Ekim hızı ekim kalitesini etkileyen önemli faktörlerdendir. Hassas mibzerlerle yapılan ekimde mibzeri çeken traktörün hızı 4 km/saati geçmemelidir. Aşırı hız tohumların gayri muntazam dökülmesine, derinlik ayarlarının bozulmasına, tohumların toprak yüzeyinde kalmasına neden olmaktadır. Ekim derinliği de verim ve kalite açısından önemli bir husustur. Pancar tohumu 2 ila 5 cm derinliğe ekilmeli ekim esnasında sürekli kontrol edilmeli, toprağın tavı iyileştikçe daha yüzlek, tav aşağı indikçe daha derin yapılmalıdır. Ülkemizde genel olarak hassas mibzerle 5-8 ve 15 cm sıra üzeri aralıklara ekim yapılmaktadır. Pancar ekiminin düzgün olarak yapılması çapa ve hasat makinelerinin kullanımında büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Normal ekimden sonra doğal faktörler, tohum çeşidi, haşere ve hastalıklardan doğan tahribatlardan dolayı pancar sayısında % 40 dan fazla azalma olduğu takdirde tarla ikinci defa ekilmelidir. 6 Bakım Pancarın ekiminden hasadına kadar gelişmesini, yabancı otlardan, hastalık ve haşerelerden korunmasını sağlayan mücadele ve sulama dışında kalan tüm işlemlere bakım denir. Bakım işlemlerini söyle sıralamak gerekir ;a Seyreltme / tekleme, b Çapalama, c Yabancı otlarla mücadele, d Hastalık ve Haşerelerle Seyreltme ve Tekleme Bir pancar tarlasında birim alandaki bitki sayısı, bu bitkilerin yüzeye iyi bir şekilde dağılış olması, verim ve kaliteye etki eden önemli bir faktördür. Pancarların 4-5 yapraklı döneme ulaştıklarında seyreltme tekleme işlemi yapılır. Sıra üzeri aralıkların 20-25 cm olması yeterlidir. Tekleme yapılırken pancarların zedelenmemesine dikkat etmek gerekir. b Çapalama Yabancı ot mücadelesi ilaçla yapılıyorsa pancarın sadece toprağının havalandırılması için çapalama yapılır. Çapalama buharlaşmanın önlenmesi, toprağın daha çabuk ısınmasını, yağmur sularının düzenli bir dağılımla toprağa işlemesini sağlar. Ülkemiz şartlarında 1 veya 2 çapa yeterlidir. Elle veya makine ile yapılmaktadır. Çapalamada pancarların yan köklerinin zedelenmemesine, fazla kesek çıkartılmamasına ve pancarların çiğnenmemesine dikkat edilmelidir. c Yabancı Otlarla Mücadele Şeker pancarının topraktan kullandığı besin maddelerinin en büyük rakibi yabancı otlardır. Bu nedenle pancarın çimlenmesinden hasadına kadar olan dönemde yabancı otlarla mücadele etmek gerekir. Yabancı otlar pancarın besinine, suyuna, havasına ve güneşine ortak olur. Yabancı ot mücadelesi çapalama ile ve ilaçlama ile yapılır. İlaçlı ot mücadelesi ekim ve öncesi ve ekim sonrası olmak üzere iki dönemi kapsar ve bu amaçla kullanılan ilaçlara Herbisit adı verilir. Çiftçilerimizin ağır maiyetlerden korunması için ekim sonrasından daha etkili olan, ekim öncesi ot mücadelesi tercih edilmeli ve yapılmalıdır. Herbisitlerle yabancı ot mücadelesinde başarılı oluna bilmesi için;Tarla hazırlığının çok iyi yapılmış olması ve tavının uygun olması, İlacın atılma zamanı çok sıcak ve rüzgarlı havada ilaçlama yapılmaz ve uygun dozda kullanılması, Tarladaki yabancı otların çok iyi bilinmesi ve ilacın buna göre seçilmesi, Kullanılacak pülverizatörün temizliği, meme ayarları, d Hastalık ve Haşerelerle Mücadele Ekim sonrası görülen Verim ve kalite ancak sağlıklı bitkilerden elde edilir. Bu nedenle gözümüzün devamlı tarlamızda olması hastalık ve haşere zararlarını takip ederek gerekli mücadelenin yapılması gerekir. Bu nedenle de pancarın zararlılarının ve hastalıklarının çok iyi tanınması gereklidir. Hastalıkları genel olarak ; Cercospora, Ramularia, Phoma Yaprak Leke Hastalıkları, Külleme, Sarılı virüsleri, Curly Top Pancar Kıvırcık Baş Virüsü, Pancar Pası, Rhizomania Pancar Kök Hastalığı ’dır. Bunlarla en iyi mücadele şekli, dayanıklı çeşitlerin ekilmesi, Fungusit kullanımı, en az üç yıllık ekim nöbeti ve dengeli gübreleme şeklinde sıralayabiliriz. Zararlıları ise genel olarak ; Tel Kurdu Agriotes , Pancar Piresi Chaetocnema , Danaburnu Gryllotalpa , Toprak Kurdu Agrotis , Yaprak Kurtları Caradrina , Pancar Sineği Pegomyia dır. En iyi mücadele şekli ise ilaçlamak suretiyle kimyasal mücadele, tohum ilaçlaması ve toprağın çapa ile havalandırılmasıdır. Toplu mücadeleyi gerektiren durumlarda ise belirtiler görüldüğünde ise vakit geçirilmeden bağlı bulundukları Pancar Bölge Şefliklerine zamanında haber verilmeli ve en az 3-4 defa ilaçlı mücadele yapılarak hastalık önenmelidir. 7 Sulama Şeker pancarı su ihtiyacı fazla olan bir bitkidir. Ekimden hasat dönemine kadar belirli aralıklarda ve miktarlarda suya ihtiyaç duyan bir bitkidir. Sulama dönemleri ; a Çıkış İntaş Sulaması Ekimde sonra yağış alınmaması ve toprağın tavını kaybetmesi halinde yapılır. b Gelişme dönemi Sulama Haziran sonu ile Eylül ortalarına kadar yapılmalıdır. c Hasat öncesi Sulama Toprağın tavlı duruma getirilerek, hasadı kolaylaştırmak ve kök kırılmalarını önlemek amacıyla yapılan sulamalar olmak üzere üçe ayrılır. Sulama sayısı bitkideki gelişme gözlenerek 4-6 defa yapılmalıdır. Tarlaya suyun verilmesi sulama metotları ülkemizde üç ana grupta toplanmaktadır 1 Salma Sulama 2 Yağmurlama Sulama 3 Damla SulamaSalma sulamada, sulama masrafları düşüktür. Ancak çok fazla su gerektirir ve yağmurlama sulamaya göre etkisi azdır. Salma sulama ile sulanan tarlaların çoraklaşmasının önlenmesi için drenajlarının çok iyi yapılmış olması gerekir. Hangi sulama metodu olursa olsun, şeker pancarı sulamasında aşırı veya yetersiz sulamadan kaçınılması en önemli husustur. Aşırı sulama, kaynak ısrafının yanında kök çürüklüğü ve bazı hastalıklara neden olmakta, yetersiz sulama ise, bitki gelişiminde ve verim kayıplarının artmasına neden olmaktadır. 8 Hasat Pancar köklerinin sökülmesi, temizlenmesi ve pancarın yapraklarının kesilmesi işlemine HASAT denir. Ülkemizde pancar ekiminin başlamasından günümüze gelinceye kadar aşamalar kaydeden pancar hasat işlemleri, günümüzde modern tarım teknikleri ve makineleri ile normal iklim şartlarında pancarın olgunlaşması Eylül sonu ile Ekim ayı ortalarına kadar devam etmektedir. Hasat işlemleri büyük çoğunlukla el değmeden yapılmaktadır. Ülkemizde ise elle hasad daha yaygındır. Pancar hasadı sökme beli, bir iki veya üç sıraya yalnızca söken sökme düzenleri, baş kesimini yapıp yalnızca söken makineler, baş kesimi, söken, depolayıp yükleme yapabilen makinelerle yapılmaktadır. Makineli hasadın elle yapılan hasada göre olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Kısa sürede az masrafla geniş alanların hasadı, makineli hasadın olumlu yönleridir. Makine temin masraflarının yüksek olması, hasat esnasında daha çok pancarın kırılması, zedelenmesi e dolayısı ile kayıpların artması da olumsuz yönleridir. Hasat toprağın tavı, pancarın sıklığı ve dağılımı, hasat makinesinin tipi ve kullanıcının becerisi ve tarlanın tesviyesi ile yabancı otların bulunmaması makineli hasadı kolaylaştıran etmenlerdir. 9 Silolama ve Fabrikaya Teslim Hasadının yapılmış olmasına rağmen bir program dahilinde sökülen pancarların aynı anda işlenmesi mümkün olmadığından ve bir süre beklemesi gerektiğinden fazla pancarların fiziksel özelliklerini kaybetmeden yığınlar halinde korunması gerekmektedir. Siloya alına pancarların bozulmadan uzun süre korunmalarında en önemli görev çiftçilerimize düşmektedir. Silo ve nakliye kayıplarını önlemek, pancardaki kırılma ve ezilmeleri azaltmak için çiftçiler tarafından hasat edilen pancarların direk fabrika merkezlerine getirilmeleri arzu edilen bir durumdur. Tarladan direkt fabrika merkezlerine getirilen pancarların nakliye bedelleri Şeker Şirketi tarafında ödenmekte, bunun dışında her yıl değişen şartlara ve koşullara göre nakliye prim ve tazminatları ödenerek fabrika merkezlerine daha fazla pancar getirilmesi teşvik edilmektedir. İşletme ve Şeker Üretimi Ülkemizde 25’i Devlet 2 si Bağlı Ortaklık ve 3’üde Özel Olmak üzere ki Bunlar Pancar kooperatifleri ve ortaklarına ait olan Amasya, Kayseri ve Konya toplam 30 adet Şeker Fabrikası mevcuttur. Bu fabrikalarda 2000- 2001 kampanya döneminde dekar alanda pancar ekimi yapılış, ton pancar tesellüm edilmiş, ton pancar işlenerek ton şeker üretilmiştir. Şeker Pancarından şeker üretiminin fabrikasyon aşamalarını ise kısaca şu şekilde özetleye biliriz. 1- Meydan İşleri Ağustos ayı sonlarında hasadına başlanıp işlenmek üzere peyderpey fabrikalara getirilen pancarlar tartılarak ön bir temizleme işleminden geçirilerek toprak ve çamurlarından büyük ölçüde ayrıldıktan sonra silolara alınır. Pancarın silolardan fabrikaya ulaşması kanallar vasıtasıyla yapılır. Pancarlar kanallardan basınçlı suyla sevk edilirken toprağından tamamen temizlenmesi yıkama tesislerinden geçirilirler. 2- Pancarın Yıkanması Kanallardan basınçlı suyla fabrikaya sevk edilerek toprağından ve kumunda tamamen arınması için yıkama tesisinden geçirilir. Toprağıyla birlikte tüm taş ve kumundan da ayrılan pancarlar, bir sevk bandıyla fabrikaya alınarak pancar bunkerlerine doldurulur. 3- Pancarların Kesilmesi Pancar Bunkerlerine alınan pancarlar kesme makinelerinde 4 – 8 mm. Kalınlığında ve 10 cm uzunluğunda kıyımlara dönüştürülür. Buradan da altında bir tartım kantarı bulunan banttan geçirilip haşlama teknesine alınır. 4- Şerbet Üretimi Kıyım işleminden sonra ilk olarak dönüş şerbetiyle muamele gören şekerli kıyım, diffüzyona sevk edilir. Kıyımlardan şerbet üreten sistemlere diffüzör denir. Diffüzörlerde sıcak su ile belirli bir süre işlem gören kıyımdan, şeker ve bir miktarda yabancı madde suya geçer. Sonuçta şekerce zenginleşmiş kıyımlar ham şerbet olarak işletmeye alınır. Şekeri azalmış kıyımlar ise diffüzörlerden sulu pancar posası olarak çıkartılır. Şekerden ayrılmış olan kıyım sulu pancar posası, Küspe preslerden geçirildikten sonra hayvan yemi olarak değerlendirilir. Kıyımlarda şekeri alınması 70° C sıcaklıkta ve 1 saatlik bir zamanda gerçekleşir. Koyu renkli şekerli su ham şerbet ise haşlama teknesinden çekiş yapılarak işlem görmek üzere arıtım tesislerine gönderilir. 5- Şerbetin Arıtımı Arıtım tesislerine gelen ham şerbet içinde şeker dışında bazı yabancı maddelerde bulunmaktadır. Son aşamada üretilecek olan Beyaz şekerin kalitesi ve verimin arttırılması amacıyla ham şerbetin içerisinde bulunan yabancı maddelerden arıtılmak üzere yapılan işlemlere şerbet arıtımı denir ve bu işlemler arıtım tesislerinde gerçekleştirilir. Şerbet arıtımı ham şerbetin kireç sütü ve karbondioksit gazıyla bir dizi işleme tabi tutulmasıyla gerçekleştirilir. Daha sona süzülerek % 12 – 15 şeker içeren sulu şerbet elde edilir. Şerbetin arıtımıyla şerbetin kristalizasyonunu engelleyen maddeler şerbetten uzaklaştırılmış olur. Şerbet, arıtımının tamamlanması için iki defa daha karbonhidrat lamaya tabi tutulur. 6- Şerbetin Koyulaştırılması Arıtılan şerbetin içerisinde fazla miktarda su bulunmaktadır. Bu suyun Buharlaşma istasyonunda bir kısmı kaynatılarak uçurulur ve içerisinde yaklaşık % 60 şeker bulunan ve içerisinde daha çok kuru madde içeren koyu bir şerbet elde edilir. Daha sonra bu şurup son defa filitrasyon işleminden geçirilerek pişirim istasyonuna sevk edilir. 7- Rafine Süzme ve Eritme Pişirimden önce koyu şerbet şeker ihtiva eden diğer ara ürünlerle karıştırılarak belli şeker içeriğinde standart bir şurup haline getirilir. İçerisinde kristal halinde şeker ve şeker dışı maddeler bulunan bu şurup kristal vakum kazanlarında pişirilir ve kristal haldeki bu ürüne de Lapa denir. 8- Lapanın Santrifüjlenmesi ve Şekerin Ambalajlanması Bol kristalli bu lapa, santrifüjlerde işlenerek kristalleşmiş şeker şurubundan ayrılır. Santrifüjler, dikey eksen etrafında dönen delikli silindirik tamburlardan oluşmaktadır. Hafif rutubetli olan bu şeker, kurutuculara alınarak burada buharla ısıtılmış sıcak havayla ısıtılarak kurutulur ve kuru kristal elde edilir. Kurutula bu şeker eleklerden geçirilerek temizlenir. Temizlenmiş ve kurutulmuş bu şekerin bir kısmı küp şeker ünitesine gönderilerek döner kalıplı tamburlarda sıkıştırılmak suretiyle küp şeker elde edilir ve ambalajlanır. Diğer kısmı ise 50 Kg’lık torbalara doldurularak piyasaya verilmek üzere ambara teslim edilir. 9- Melas ve Melaslı Kuru Küspe Üretimi Santrifüjde ayrılan ve pişirimin son kademe ürünü olan koyu kahverenginde, akıcı, pekmez kıvamındaki tatlı maddeye ise Melas denir. İçeriğinde şeker ve azot, protein, vitamin vb. organik maddelerce zengin Melas hayvan beslenmesinde kullanılan değerli bir sanayi hammaddesidir. Şeker fabrikalarının iki önemli yan ürünü olan Melas ve Küspe, belirli oranlarda karıştırılarak yine değerli bir hayvan yemi olan Melaslı Kuru Küspe elde edilir. Ülkemizde halen 8 Şeker Fabrikasında küspe kurutma tesisi mevcuttur. Kekik Yetiştiriciliği GİRİŞ Kekik önemli ihraç ürünlerimizden biridir. Türkiye dünya kekik ticaretinin yaklaşık %70’ini elinde tutmaktadır. Türkiye’de “kekik” olarak tanımlanan Lamiaceae familyasına ait pek çok aromatik bitki türü bulunmasına rağmen, özellikle uçucu yağı karvakrol ve timol içeren türler kekik’’ olarak kabul edilmektedir. Bu türler arasında Thymus, Origanum, Satureja, Thymbra ve Coridothymus cinsleri hem yayılış olarak hem de ekonomik olarak büyük önem taşımaktadır. Dünya ticaretinde Oregano’’ veya Origanum’’ adı altında Origanum türlerinden başka bazı Lippia ve Thymus türleri de bulunmaktadır. Avrupa ve Amerika’da ekonomik öneme sahip fenolik türler Türk kekiği Origanum onites L. , Yunan kekiği Origanum vulgare L. spp. viridi BoissHayak, İspanyol kekiği Coridothymus capitatus L. Hoffmann ve Link ve Meksika kekiği Lippia graveolens HBKdir. Ancak hiçbir zaman Origanum onites L. türü tek başına ihraç edilmemektedir. Türkiye’den ihraç edilen Origanum türlerinin başında ise Origanum onites L, Origanum minutiflorum Schwrd et Davis, Origanum majorana L., Origanum syriacum var. bevanii Holmes Ietswaart, Origanum vulgare ssp. hirtum Link Iestwaart’ın geldiği belirtilmektedir. Türkiye’den ihraç edilen kekik türleri içerisinde İzmir kekiği Origanum onites L. en büyük paya sahiptir. Ege ve Akdeniz Bölgesinden toplanan kekik türleri arasında Origanum onites İzmir kekiği, Origanum majorana beyaz kekik, Origanum minutiflorum Sütçüler kekiği, endemik bir tür, Origanum syriacum var. bevanii, Thymbra spicata veya T. sintenisii Zahter, Kara kekik, Sivri kekik, Satureja cuneifolia ve Coridathymus capitatus İspanyol kekiği yer almaktadır. Birçok araştırıcıya göre Oregano’’ adı bir türden çok, tipik bir yaprak baharat aromasını nitelemede kullanılmalıdır. 1999 yılı verilerine göre Türkiye’den dolar değerinde kg drog kekik dolar/kg ve yaklaşık dolar karşılığında kg kekik yağı ihracatı yapılmıştır. 1990 yılında ise dünya kekik ticareti 6000 ton olup bunun yaklaşık 2500 tonu Türkiye’den sağlanmıştır. Türkiye kekik ihracatında özellikle son on yılda belirgin bir artış gözlenmiştir. İzmir kekiğinin özellikle Akdeniz Bölgesini kapsayan geniş bir yayılma alanı vardır. Daha çok Yunanistan, Adalar ve Güney-Batı Anadolu esas yayılma alanıdır. Deniz seviyesinden 1400 m. yüksekliğe kadar doğal olarak yayılış göstermektedir. Origanum onites L. de çok enteresan olan mevsimsel dimorfismus bulunmaktadır. Bu, bitkinin adaptasyon yeteneğinin bölge koşullarına göre değişmesi olarak tanımlanmaktadır. Örneğin; ekstrem kurak yaz dönemini geçirebilmek için iki esas yaprak tipi oluşmaktadır. Yazın kurak aylarda küçük, kısa yapraklar oluşurken, sıcak ayların dışında oluşan esas yapraklar çok daha büyüktür. Origanum onites çok iyi bilinen bir halk ilacı olup, hem tıp alanında hem de yemeklerde baharat olarak tüketilmektedir. Kullanılan kısımları herbası, yaprakları ve uçucu yağıdır. Başlıca et yemekleri, sebze yemekleri, çeşitli sos ve salatalarda, peynirlerde ve sosis üretiminde, sindirim sistemi ve üst solunum yolu rahatsızlıklarında, hazımsızlık, iştahsızlık ve öksürüğe karşı kullanılmaktadır. Antiseptik, yatıştırıcı, gaz söktürücü, balgam söktürücü, kramp çözücü özellikleri vardır. Kozmetikte, alkollü ve alkolsüz içeceklerde kullanılır. Gıdalarda bozulmaya ve gıda zehirlenmelerine yol açan bakteriler üzerindeki antibakteriyel etkileri nedeniyle son yıllarda fazlaca aranan bir baharat bitkisidir. Ülkemizden ihraç edilen kekiğin büyük bir kısmı doğadan toplanmaktadır. Ancak, doğadan toplama hem doğal florayı tahrip etmekte, hem de ürün istenilen kalitede olmamaktadır. Günümüzde doğal floranın korunması, standart materyal elde edilmesi için kekiğin kültüre alınması gündeme gelmiştir. Üretimi Yapılan Çeşitler Bugün Origanum onites L. bitkisinin ıslah edilerek geliştirilen ve tescil edilmiş iki çeşidi bulunmaktadır. Her iki çeşitte Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü tarafından seleksiyon ıslahı yöntemi ile geliştirilmiştir. Bunlar; Ceylan-2002 ve Tayşi- 2002 çeşitleridir. İklim ve Toprak İstekleri İzmir kekiği Akdeniz Bölgesinde yayılış gösteren bir bitkidir. Akdeniz iklimine sahip yerlerde iyi gelişme gösterir. Sıcağı seven bir bitkidir. Fide dönemi ve ilk dikim yılı dışında soğuklara da dayanıklıdır. Hemen her toprakta yetişmekle beraber, tınlı-killi allüvial toprakları tercih eder. Kumlu topraklar uygun değildir. Toprak Hazırlığı Özenli toprak işlemenin bitki gelişmesine olumlu etkisi vardır. Kekik tarımında kullanılan toprak işleme aletleri diğer bitkilerde kullanılan alet ve gereçlerden farklı değildir. Kekik tarımı yapılacak arazideki ön bitki hasat edildikten sonra anız bozulur ve tarla sonbaharda 15 ile 20 santimetre derinlikte sürülür. İlkbaharda ise fide dikiminden önce 10-15 cm derinlikte yüzlek sürüm yapılır. Ardından, diskaro ve rotavatör gibi toprak işleme aletleri ile toprak hazırlanır. Üretim Tekniği İzmir kekiği hem vejetatif hem de generatif organları ile üretilebilen bir bitkidir. Bu özelliği ıslah çalışmalarında araştırıcılara geniş olanaklar sağlamaktadır. Fide Yetiştirilmesi Tohumlar çok küçük ve çimlenmeleri çok yavaş olduğundan direkt tarlaya ekimde bazı güçlükler bulunmaktadır. Bu nedenle pek önerilmemektedir. Tohumların önce özel hazırlanmış fideliklere ekilmesi, buradan elde edilecek fidelerin tarlaya şaşırtılması en çok uygulanan ve önerilen yöntemdir. Fideliklerin eni m, boyu gereksinime göre 10-15 m civarında, yerden yüksekliği de 15-20 cm olacak şekilde hazırlanır. Fideliğin içerisi bir ölçek yanmış ahır gübresi, bir ölçek kum ve bir ölçek toprak ile hazırlanmış harç ile doldurulur. Harç ile doldurulan fideliğin üzeri yeterli şekilde bastırılarak, pürüzsüz hale getirilir. Hazırlanan fideliğin metrekaresine 4-5 gram hesabıyla tohum ekilir. Tohumlar çok küçük olduğundan ekimde el becerisi önemlidir. Homojen bir dağılım için tohum ekimden önce kum, kül vb. maddeler ile karıştırılarak ekilebilir. Ekimden sonra tohumların üzeri cm kalınlığında kapak serpilerek kapatılır. Daha sonra tekrar toprak bastırma tahtası ile bastırılır. Sulamada çok dikkatli olunmalıdır. Suyu sulama süzgüsü ile vermeli, fideliğin her tarafının aynı oranda su almasına ve hiç bir yerinin göllenmemesine dikkat edilmelidir. Ege koşullarında tohumluğun yastıklara en uygun ekim zamanı Kasım-Aralık aylarıdır. Tohum çimleninceye kadar fideliğe çok sık su verilir. Sulama sıklığını belirlemede tohumun bulunduğu topraklı kısmın kurumamasına dikkat edilmelidir. İlk çıkış ve fidenin gelişmesi oldukça yavaş olmaktadır. Fideliğin üzeri naylon vb. ile örtülmelidir. Güneşli zamanlarda naylon örtüleri açarak havalandırmak gerekir. Dikim zamanı yaklaştıkca havalandırma sıklaştırılır. Dikim zamanından 20-30 gün önce tamamen açılır. Fideliğin açılması ile fideler dış hava koşullarına alıştırılırlar. Fideler 10-15 cm boya geldiğinde fidelikten sökülmeye ve tarlaya şaşırtılmaya hazırdırlar. Söküme hazır fideler tarlaya dikim günü erken saatlerde sulanır. Fidelik sulandığı için söküm rahatlıkla yapılır. Sökülen fideler demetler halinde alt ve üst kısmı nemli çuval ile örtülmüş kasa veya sepetlere konmalıdır. Fide Dikimi Fidelerin tarlaya dikim zamanı çok önemlidir. Dikim, ilkbaharda mümkün olduğu kadar erken yapılmalıdır. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapılan araştırmalarda Ege sahilinde en uygun şaşırtma zamanı Mart ayı ile Nisan ayı başı olarak belirlenmiştir. Tarlaya şaşırtmada geç kalındığında bitkilerin tutma oranı düşmekte, bitkilerin gelişmesi sekteye uğramakta hatta, o yıl hiç hasat yapılamamaktadır. Fidelerin tarlaya dikimi elle yada tütün dikim makinası gibi ekipmanla yapılabilir. Elle dikim; dikim kazığı, baskı veya plantuvar denilen aletlerle yapılır. Fidenin dikileceği yer dikim kazığı ile açılır. Fidenin kökü, açılan bu yere yerleştirilir ve dikim kazığı ile bir kısım toprak fidenin kök kısmına gelecek şekilde hafifçe sıkıştırılır. Dikim öncesi fidelerin çok uzamış kökleri bağ makası ile uçtan hafifçe kısaltılabilir. Dikimde köklerin kıvrılmadan düz olarak toprağa yerleştirilmesi gerekir. Dikimden hemen sonra can suyu verilmelidir. Fidelerin tarlaya şaşırtılmasında, bitki sıklığı mekanizasyon durumuna göre değişebilmektedir. Normal olarak 40 cm sıra arası, 15 cm sıra üzeri olacak şekilde dikim yapılmalıdır. Genellikle bitki sıklığı dekarda ortalama 14-15 bin bitki olacak şekilde uygulanabilir. Vejetatif Üretim İzmir kekiği vejetatif olarak da üretilen bir bitkidir. Bu şekilde üretimde bitkilerden alınan yaklaşık 10-15 cm boyundaki çelikler kullanılır. Ege sahil bölgesi için Ekim-Kasım aylarında alınan çelikler doğrudan tarlaya dikilebileceği gibi, fidelikte köklendirilerek de tarlaya şaşırtılabilir. Bu şekilde üretim ile aynı materyalin devamı sağlanmış olur. Zira İzmir kekiği yabancı döllenen bir bitkidir. Yabancı Ot Kontrolü Kekik üretiminde en önemli problem yabancı ot kontrolüdür. Yabancı bitkilerden arındırılmış iyi bir kekik tarlasına sahip olmak için dikim öncesi tarlayı yabancı otlardan temizlemek gerekir. Vejetasyon döneminde çıkan yabancı otları ise genel olarak mekanik yöntemle, çapalama ve elle yolma ile yok edilmelidir. İzmir kekiğinde hangi tür herbisitlerin yabancı ot ilçalarının kullanılabileceğine ilişkin araştırmalar henüz yeterli değildir. Sulama İzmir kekiği kurak koşullara dayanıklıdır. Sulama yapılmadan kurak aylarda da yaşamını devam ettirebilir. Ancak yüksek verim elde etmek için yaz aylarında sulanmalıdır. Böylece vejetasyon dönemi boyunca birden fazla biçim yapılabilir. Sulama sayısı toprak ve iklim koşullarına bağlıdır. Her biçimden sonra ve çiçeklenme döneminde sulama yapılmalıdır. Yaz aylarında haftada bir sulama yapılabilir. Sulama yöntemi; karık, damlama yada yağmurlama sulama şeklinde olabilir. Fide dikiminden sonra yağmurlama sulama iyi sonuç vermektedir. Gübreleme İzmir kekiğinde verim ve kaliteye gübrelerin etkilerini inceleyen ayrıntılı çalışmaya rastlanmamıştır. İzmir kekiğinin çok yıllık olması her yıl birden fazla biçim yapılması ve kaldırılan bitki aksamının çokluğu topraktan fazlaca besin maddesi kaldırdığını göstermektedir. İzmir kekiğinde azotlu gübrenin verime etkisini araştıran çalışmada, gübrenin ikinci yıldan itibaren drog herba miktarına etkili olduğu, verimi önemli derecede arttırdığı saptanmıştır. Azotlu gübre iki ya da üç defada verilmelidir. Birinci gübreyi ilkbaharda, ikinci gübre ilk hasattan sonra, üçüncü gübre ise ikinci hasattan sonra verilmelidir. Dikimde ve ikbaharda fosforlu gübre uygulaması önerilmektedir. Hasat İzmir kekiği çok yıllık bir bitkidir. Her yıl birkaç kez biçim yapılabilir. İlk dikim yılında fideler tarlaya erken şaşırtılmış ise bir biçim alınabilir. Daha sonra ise yılda iki yada üç kez biçim yapılabilir. Biçim zamanı kaliteli ürün için çok önemlidir. Genel olarak çiçeklenme döneminde hasat yapılmalıdır. Hasat toprak seviyesinden 5-6 cm yükseklikten olmalıdır. Dipten yapılacak hasatlar daha sonra bitki gelişimini geciktirip, verimi düşürmektedir. Hasat elle ya da biçim makinaları ile gerçekleştirilebilir. Kurutma Biçilen İzmir kekiği fazla su içerir. Bekletilirse kızışmalar sonucu kalite bozulur. Bu nedenle biçimden sonra hemen kurutulmalıdır. Doğal koşullardaki kurutmada özel hazırlanan kurutma alanlarına biçilen İzmir kekiği 15-20 cm kalınlıkta yayılır. Belirli aralıklarla alt üst edilerek kurutma sağlanır. Yapay kurutma ise, kurutma tesisine göre farklı olabilir. Ancak kurutmada sıcaklık 30-35 C olmalıdır. İzmir kekiği uçucu yağ içerir, 40 C yi geçen sıcaklıklar uçucu yağda büyük kayıplara yol açamaktadır. Verim Ege bölgesi koşullarında yapılan araştırmalarda, ortalama yeşil herba verimi 1500 kg/daa, drog herba verimi 500 kg/daa belirlenmiştir. Verim yıla, yöreye ve yetiştirme tekniğine göre farklılık göstermektedir. Tohumluk Kekik tarımı yapmak isteyen üretici gerekli tohumluk materyali, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümünden veya Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsünden temin edebilir. Kullanılan Bitki Kısmıları İzmir kekiği bitkisinin kullanılan kısmı yaprakları Folium Origani, kurutulmuş çiçekli dalları Herba Origani ve uçucu yağıdır. İçerdiği Etken Madde İzmir kekiğinin esas maddesini uçucu yağ % 2-6 oluşturmaktadır. Ticarette uçucu yağ oranının % az olma istenmemektedir. Bileşiminde birçok madde içeren uçucu yağda ana bileşen karvakroldür. Thymol ve linalool tiplerine de rastlanabilir. Drog ticaretinde uçucu yağ oranı üzerinde durulmaktadır. Son zamanlarda bileşim de dikkate alınmaktadır. Kekik Ürünü ve Pazarlanması Yurt içinde tüketilen, Yurt dışına ihraç edilen kekiğin büyük bölümü Antalya, Muğla, Aydın, İzmir, Denizli, Çanakkale ve diğer illerin florasından toplanmaktadır. Son 5-6 yıldır Ege Bölgesinde kekik tarımı hızlı yayılma göstermiş, standartlara uygun ürün elde edilmeye başlanmıştır. Kekik tarımının hızla yayılması alternatif bitki olarak önem kazanmasından kaynaklanmaktadır. Kekik yurt içinde büyük ölçüde baharat olarak, az miktarda da kekik yağı veya kekik suyu şeklinde tüketilmektedir. Kekiğin büyük bölümü yurt dışına yarı yada tam işlenerek ve paketlenerek ihraç edilmektedir. İzmir’de kekik ihracatı yapan birçok firma bulunmaktadır. Emine BAYRAM Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Ege Üniversitesi Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi Teknik Bülten Genel anlamda tıbbi ve aromatik bitkiler; içermiş oldukları bazı etken maddeleri nedeniyle sağlık, parfümeri, kozmetik, gıda, doğal boya ve tarımsal mücadele gibi alanlarda kullanılan veya kullanılma potansiyeli olan bitkilerdir. Günümüzde gıdalara çeşni olarak kullandığımız baharatlar, son yıllarda hızla yaygınlaşan bitkisel çaylar ve gıda takviyeleri de bu gruba dahildir. Son yirmi yılda tıbbi ve aromatik bitkilere olan talep önemli ölçüde artmıştır ve bu eğilim halen hızla devam etmektedir. Fitoterapinin bitkisel tedavi tamamlayıcı tedaviler arasına girmesi ve gıda ürünlerinde sentetik katkı maddelerinin kullanımına sınırlamalar getirilmesi bu süreci önemli ölçüde etkilemiştir. Bilindiği üzere 2020 yılı itibarıyla tüm Dünya COVID-19 virüs salgınıyla karşı karşıya kalmış ve salgın hızla yayılmıştır. Bu kapsamda virüse karşı ilaç ve aşı çalışmaları hızla devam etmektedir. Bununla birlikte, insanlarda bağışıklık sistemini güçlendiren ve hatta antiviral potansiyele sahip olan bitkisel kaynaklı farmasötik ürünlerin geliştirilmesi de büyük önem kazanmıştır. Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kullanım Alanları Tıp ve eczacılık alanlarındaKozmetik ve parfümerideBaharat üretimindeGıda katkı maddesi olarakBitki koruma alanındaHayvan sağlığında ve yem katkı maddesi olarak Doğal boya elde edilmesindePeyzaj uygulamalarında İç ve dış mekan bitkisi olarak yararlanılmaktadır. Dünya’da ve Türkiye’de Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bugün dünyada kullanılan tıbbi ve aromatik bitki sayısı Dünya Sağlık Örgütü’ne göre civarındadır. Bunlardan drog yaygın bir şekilde kullanılırken halen dünyada kadar tıbbi bitkinin ticareti yapılmaktadır. Ülkemizde tıbbi olarak kullanılan bitkilerin sayısı 500 civarında olup, neredeyse tamamı doğal olarak yetişmektedir. Bunlardan çok az bir kısmı kültüre alınmıştır. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Ticareti Dünya tıbbi ve aromatik bitkiler ile ürünlerinin kozmetik ve parfümeri dahil 2018 yılı toplam ihracat değeri 204 milyar dolar. Türkiye tıbbi ve aromatik bitkiler ile ürünlerinin 2018 yılı toplam ihracat değeri 980 milyon dolar; ithalat değeri ise milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Geleneksel Tıp ve Tamamlayıcı Tıp GETAT “Geleneksel ve tamamlayıcı tıp” fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı, izahı yapılabilen veya yapılamayan bilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür. Batı tıbbını destekleyici ve tamamlayıcı yöntemlerdir. Usulsüz ve bilgisizce yapılan uygulamaların önüne geçmek amacıyla Sağlık Bakanlığı tarafından 27 Ekim 2014 tarihinde bu yöntemlerle ilgili yönetmelik resmi gazetede yayınlanmıştır. Bu yönetmeliğe göre bakanlık tarafından yalnızca hekimlere ve sadece kendi alanında uygulama yapmak üzere diş hekimlerine yetki verilmiştir. Doğal Flora Bilgileri Türkiye coğrafi konumu, iklim ve toprak özelliklerinin farklılığı ve üç farklı fito-coğrafik Avrupa-Sibirya, Akdeniz, İran-Turan bölgenin birleşme noktasında bulunması nedeniyle zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Türkiye florasında yaklaşık bitki türü bulunmakta ve endemik bitki sayısı 3500 civarındadır. Ülkemiz endemik bitki türlerinin %35’i Akdeniz Bölgesi’ndedir. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Tıbbi ve aromatik bitkilerin önemli bir kısmı halen doğal floradan toplanmaktadır. Doğal droglarda ise başta standardizasyon olmak üzere bazı önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Hasat ve hasat sonrasında yapılan hatalar sonucunda drogların kalitesi önemli ölçüde düşmektedir. Ayrıca, kontrolsüz ve aşırı toplamalar sonucunda bazı bitki türleri kaybolma riski altında kalmaktadır. Bütün bu olumsuzlukların önüne geçmek için doğadan toplanarak temin edilen yabani bitkilerin en kısa sürede tarımına başlanılması gerekmektedir. Doğal Aromatik Bitkileri Neden Kültüre Almalıyız? Özellikle uçucu yağ içeren bitkiler tohum bağlamadan önce toplandıkları için çoğalmaları ve dikkatsiz toplanan türlerin azalma ve hatta kaybolma riski bulunmaktadır. Bu durum endemik türlerde daha da bu bitkiler geniş alanlara yayılmışlardır. Dolayısıyla toplama işlemi fazla zaman ve işgücü doğadan rastgele toplandıkları için droglar homojen değildir. Droglarda tür karışımı olabileceği gibi farklı gelişme dönemlerine ait droglar da toplanan bitkilerin kurutma ve depolama işlemleri de uygun koşullarda ve kalite düşük olmaktadır. Sekonder İkincil Metabolitler Proteinler, karbonhidratlar ve yağlar gibi temel metabolitler dışında, bitki yaşamı bakımından mutlak gerekli olmayan, genelde düşük miktarlarda ve farklı kimyasal yapıları olan maddelere sekonder metabolitler adı verilir. Sekonder metabolitler bakımından zengin olan bitkiler çoğunlukla tıbbi ve aromatik bitkiler grubunda yer alırlar. Sekonder metabolitler, genellikle antimikrobiyal ve antioksidan etkilidir. Bu nedenle, bitkilerde hastalık ve zararlılara karşı savunma, olumsuz çevre koşullarına karşı korunma gibi önemli görevleri vardır. Ayrıca bitkilerde renk, tat ve koku gibi duyusal özelliklerin oluşumunda da büyük rol oynarlar. Örneğin, kökboya rizomlarında bulunan alizarin renk oluşumunda, sarımsakta bulunan allisin tat oluşumunda ve anason yağında bulunan anethol koku oluşumundan sorumludur. Önemli sekonder metobolit grupları ile bu gruplarda yer alan bazı önemli bitkiler Alkaloitler Haşhaş, kardelen, tütün, kahve, çay güzelavratotuUçucu Yağlar Kekik, adaçayı, oğulotu, nane, biberiye, lavanta, papatya, kimyon, rezene, anason, kişniş, defne, fesleğen, gülGlikozitler Yüksükotu, meyankökü, kantaron, zakkum, hardal, kapari, şeker otuBoyar maddeler Kökboya, safran, çivitotu, papatya, sumak, aspir Sekonder Metabolitler Bitkilerde; alkaloitler, uçucu yağlar, glikozitler, steroitler, saponinler, flavanoitler, tanenler, fenoller, renk maddeleri ve reçineler gibi sekonder metabolitler bulunur. AlkaloitlerTerpenoitlerFenolikler olmak üzere üç grup altında toplanırlar. Günümüze kadar, bitkiler aleminde 30 binden fazla sekonder metabolit tanımlanmıştır. Uçucu eterik yağlar Uçucu yağlara yaşamın özü anlamına gelen kısaca esans’ denilmektedir. Uçucu yağlar MÖ 5000 yıllarından beri bilinmektedir. Örneğin, eski Mısırlılar mumyaların hem güzel kokması hem de bozulmaması için mumya yapımında, eski Yunanlılar fesleğen Ocimum basilicum yağını hastalıklardan korunmak için, Romalılar gül Rosa damascena yağını güzel kokmak için parfüm yapımında kullanmışlardır. Bugün dünyada uçucu yağların kozmetik sanayinden parfüm sanayine, gıda sanayinden ilaç sanayiine kadar geniş bir kullanım alanı vardır. Uçucu yağlar aromatik, kokulu veya ıtri bitkilerden damıtma, tüketme, soğurma ve sıkma gibi yöntemlerle elde edilen ve oda sıcaklığında olaylıkla buharlaşabilen maddelerdir. Uçucu yağ içeren organlar Çiçek Yasemin, lavanta, gülMeyve Anason, kimyon, rezene, kişniş, vanilya,Yaprak Kekik, biberiye, okaliptus, defne, adaçayıKök Melekotu, zencefilOdun ve odun kabuğu Sandal, sedir, tarçınMeyve kabuğu Bergamut, limon, portakal, turunç Uçucu yağlar tek bir ana bileşenden oluşmaz; kimyasal yapıları farklı onlarca, hatta yüzlerce farklı bileşenlerden meydana gelirler. Gül yağını Oleum Rosae oluşturan 100’den fazla madde vardır, ancak bunlardan üçü sitronelol, geraniol ve neral çok önemlidir Bazı önemli uçucu yağların ana bileşenleri ➢ Anethol zengini olanlar Anason Pimpinella, rezene Foeniculum➢ Karvakrol zengini olanlar Kekik türleri Origanum, Satureja, Thymbra➢ Karvon zengini olanlar Frenk kimyonu Carum, dereotu Anethum➢ Linalil asetat zengini olanlar Lavanta Lavandula➢ Linalol zengini olanlar Fesleğen Ocimum, kişniş Coriandrum➢ Mentol zengini olanlar Nane Mentha➢ Neral zengini olanlar Oğulotu Melissa➢ Sineol zengini olanlar Biberiye Rasmarinus, defne Laurus➢ Sitronelol zengini olanlar Yağ gülü Rosa➢ Thujon zengini olanlar Tıbbi adaçayı Salvia➢ Timol zengini olanlar Mercanköşk Thymus Kemotipler Bir uçucu yağın karakteristik koku özelliğini o yağda bulunan bileşenler belirler. Ancak, uçucu yağ bileşenlerinin kompozisyonu her zaman sabit olmayıp, kaynak bitkinin genetik yapısına, türüne, yaşına, kullanıldığı organına, yetiştiği iklim ve toprak koşullarına bağlı olarak değişir. Örneğin, biberiye Rosmarinus officinalis bitkisinin İspanya kökenli olanlanında kamfor veya borneol, Kuzey Afrika kökenli olanlarında sineol, Korsika kökenli olanlarında da verbenon daha yüksektir. Kimyasal polimorfizm olarak adlandırılan bu farklılık, kemotipleri meydana getirir. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bazı Önemli Tanımlar Farklı ekolojik ortamlara uyum sağlayarak, hemen her yörede yetişebilen bitkilere “kozmopolit bitkiler” denilir. Buna karşın, özel ekolojik ortamlara uyum sağlamış ve sadece sınırlı alanlarda yaşamlarını sürdürebilen bitkiler vardır. Bu tür bitkilere de “endemik bitkiler” denilir. Drog Bitkide etkili maddeyi taşıyan, kısaca bitkinin kurutularak kullanılan kısmıdır. Bitkilerin drog olarak kullanılan kısımları ▪ Yaprak Folium▪ Çiçek Flos▪ Kabuk Cortex▪ Kök Radix▪ Rizom Rhizoma▪ Yumru Tuber▪ Soğan Bulbos▪ Odun Lignum▪ Tohum Semen▪ Meyve Fructus▪ Tüm bitki Herba Hangi bitkinin hangi droğu olduğu, drog ve bitki isimleri birarada kullanılarak gösterilir ▪ Kekik herbası Herba Origani▪ Adaçayı yaprağı Folium Salviae▪ Nane yaprağı Folium Menthae▪ Lavanta çiçekleri Flores Lavandulae▪ Kökboya rizomu Rhizoma Rubiae▪ Meyan kökü Radix Glycyrrhizae▪ Tarçın kabuğu Cortex Cinnamoni▪ Susam tohumu Semen Sesami▪ Gül yağı Oleum Rosae▪ Çam sakızı Resina Pini Tıbbı ve Aromatik Bitkiler Tarımında Dikkat Edilmesi Gereken Konular • Tıbbi ve aromatik bitkilerin pazar durumu• Bölgenin iklim özellikleri• Arazi ve toprak özellikleri• Arazinin sulanma durumu• Yetiştirilecek bitki türünün belirlenmesi• Bitki çeşidinin belirlenmesi varsa tescilli çeşit• Adına doğru, sağlıklı tohum / fide temin durumu• İlk aşamada kaç dekar alanın tesis edileceği• Mekanizasyon durumu• Gerekli hasat sonrası işlemler tıbbi ve aromatik bitkilerde hasat sonrası işlemleri çok önemlidir Yetiştiricilikte önemli olan bitkisel özellikler Bitkinin iklim ve toprak istekleri şeker otu bitkisinin sıcaklık isteği yüksek; yayla kekiğinin daha düşüktürBitkinin su isteği sulu veya kuru tarım; nane ve oğulotu gibi bitkilerin su istekleri yüksek, kekik ve biberiye gibi bitkilerin düşüktürBitkinin tek yıllık veya çok yıllık olması anason, kimyon, rezene tek yıllık; kekik, adaçayı, biberiye çok yıllıkBitkinin büyüme formu otsu, çalı, ağaçBitkinin yararlanılan kısmı tohum, yaprak, çiçek, yumru, kök vb. Tarım potansiyeli olan tıbbi ve aromatikler Kekik Origanum onites ve O. vulgare var. hirtumAdaçayı Salvia fruticosa ve S. officinalisNane Mentha piperitaSarı Kantaron Hypericum perforatumİngiliz Lavantası Lavandula angustifoliaRezene Foeniculum vulgareKimyon Cuminum cyminumÇörek Otu Nigella sativaDevedikeni Silybum marianumMeyan Kökü Glycyrrhiza glabraAltın Otu Helichrysum italicum

şeker otu yetiştiriciliği iklim istekleri