. abdi ibrahim'in 100. kuruluş yıl dönümü adına istanbul modern'de sunduğu şubat - 15 mart 2012 tarihleri arasında gidip görülebilir. insanı büyüleyen bir atmosferi vardır gerek dijital görüntüler gerek müzik olsun insana başka bir alemdeymiş hissi oturup saatlerce vakit geçirilebilir. geç de olsa ankara'ya da gelecekmiş sevindik vallahi, merakla bekliyoruz. tam anlamıyla hayal kırıklığı olan bir sergi. gerçek anlamda epic fail! ya bildiğiniz ne umdukta ne bulduk tadında olan sergi benim için. ya bildiğin kocaman salonun panolarına van gogh'un çalışmalarını yansıtıyorlar, 3 - 5 tane de bank atmışlar millet otursun diye. o kadar. "ya ne olacağdı" diyenler varsa hemen söyleyeyim billboardlardaki afişine de bakacak olursak ben böyle salonun oda oda bölünmüş olduğunu ve her bir portresinin 3 boyutlu illüstüre edildiğini zannediyordum, en azından kafamdaki şey ona benzer birşeydi. çünkü van gogh çalışmalarına baktığınız zaman sağlam bir derinlik algısını görürsünüz. özellikle de yatak odasını resmettiği tablo da - ki afişte de o vardı zaten -. aklıma gelmişken van gogh'un söylemiş olduğu sözlerde o kadar vurucu değildi. en azından panoya yansıtılacak kadar. gideceksiniz gidin tabi de beklentinizi minimum düzeyde tutun. içinde yaşanılasıdır. sergiden çok vangogh un kafasının yaşamaya gidildiği bilinmeli. müzik, dizayn ve alttan alttan gelen rüzgar üstüne tabii vangogh, tüyleri diken diken etmesin de ne yapsındır. karanlık bir salonda van gogh'un çeşit çeşit renkte ve boyutta resimleri eşliğinde klasik müzik dinlemek adına hoş bir ortam olmuştur. ama klasik müziği pek de dinlemeyenler için anlamlı olduğunu düşünmüyorum. müzik ve beraberinde gösterilen resimler toplamda yarım saat kadar sürüyor ve en sondaki van gogh'un kendini vurduğu silahın sesiyle beraber kuşlar tünedikleri dallarından havalanıyor, plak başa sarıyor ve van gogh kendi portresiye beraber " başlamak aslında en zor olandır" sözüyle karşımıza çıkıyor. önce hollanda, ardından paris ve akabinde güney fransa'da buluyoruz kendimizi van gogh'la beraber ve yine delilikle gelen bilindik son... zamanı olanların klasik müziği de seviyorlar ise görmesi gereken ama kesinlikle 3 boyut falan beklenmemesi gereken sergi. abartılmaması gereken bir sergidir zira o parayı verince ve reklamları izleyince insanın beklentisi artıyor. ne bileyim interaktif ve reel bir sergi olmasını bekliyordum ancak ; tek görebildiğim sağda solda projeksiyonlarla duvarlara yansıtılmış van gogh resimlerinin arkasına en bilinen klasik müzik eserlerinin fon müziği muhteşem bir şey'miş gibi anlatıyorlar. belki dikkate alırsınız benim yazımı diye ben buraya gerçekleri yazayım da en azından beklentilerinizi bir çıta aşağı indirin de sonra şok olmayın. not yine de türkiye'de sanatı tanıtmak açısından güzel bir van gogh hakkında vikipedia'dan daha fazla bilgisi oluyor insanın o ayrı mevzu . dev ekranlarda geçen o kadar yazının içinde "insanlığın berbat tutkularını kırmızı ve yeşille ifade etmeye çalıştım"a takılıp, her resimde aradım o renkleri; buldukça irkildim; insanlıktan ötürü.. çalan şarkıların da etkisi büyüktü o atmosferde- bu inkar edilemez; ancak resimlerin hikayelerini yaşamak başka oradayken. "buğday tarlası ve kargalar"* , kan dondurucu mesela.. en güzeli ise, mektuplarla birlikte, lakme'den flower duet'in geçişi olsa gerekti.. hani, bir hayali yaşamak gibi. aynı anda sun flowers ile birlikte.. bazen, "olmaz" dememek lazım. birkaç saatliğine her şeyden soyutlanmak için gidilebilecek sergi. beni fiyat-performans açısından tatmin etmiş o ortamda bile flaşlar patlıyordu ya bir şey her gittiğimiz yeri belgeleme sevdasından ne zaman vazgeçeceğiz merak belgelemek istedin sergi girişinde bunu başarabileceğin fazlasıyla alan sergiyi gerçekten izleyen insanların dikkatini dağıtmaya kimsenin hakkı olmadığını kötüsü de yetkili kimsenin bu kişileri uyarmamış olmasıydı bence. van gogh'a yapılmış en büyük hakarettir. evde benim de projeksiyonla arkadaşlarıma yaşatabileceğim bir deneyimden öteye geçememekle birlikte tabloların sıralaması hem anlamsız olmuş, hem de bir bütünlük kurulamamıştır. bunun yanında insanların mesirelik yer gibi elele dolaşmaları, bicirik kızların her tablonun gösteriminde "bak ben ne biçim de entelim" diye facebook'a koymalık yamuk boyun fotoğrafları çektirmeleri hepten olayı bitirmiştir. bir ayçekiredekli, mor dudak topluluğu eksikti. herhalde abdi ibrahim'in bir pr hareketi olsun diye getirdiği, içeriği çok da kurcalanmamış aktivite. zira van gogh'un hayatının dönüm noktalarını, hayallerini, umutlarını temsil eden birtakım tablolarına yer bile verilmemiştir. kesinlikle maddi çıkar kaygısıyla ortaya çıktığını düşündüğüm sergi. sanat eseri görmeye gittik hesapta. abdi i̇brahim ilaç firmasının, 100üncü kuruluş yıldönümünü sebebiyle türkiyeye getirdiği dijital sanat sergisi. sergiye gitmeden önce düşüncelerim çok farklıydı şimdi çok farklı. dijital ögelerin resmin sanatsal yönünü zedeleyeceğini düşünürdüm ve sözlüklerde de hoş şeyler söylenmiyordu her zamanki gibi. sergide anladım ki sözlüklere her zaman itibar etmemek gerekiyormuş ve teknoloji ve sanat birlikte gayet güzel oluyormuş. çok çok eski resimler günümüz teknolojisiyle sergilenebiliyormuş. girişte van goghun birkaç resmi karşılıyor sizi, tıpkı normal bir sergiymiş gibi. resimleri ve altında resimlerle ilgili bilgileriyle birlikte. resimlerin altındaki bilgiler, benim ve benim gibi van goghu bilmeyenler için, onu tanımak adına büyük bir fırsattı. hayatındaki ve resimlerindeki birçok ayrıntıyı anlatıyordu. asıl sergi antreponun içinde ayrı bir salonda yer alıyor. salon çok etkileyici düzenlenmiş. klasik müzik eşliğinde bütün duvarlarda, kolonlarda ve yerde hazırlanmış ekranlarda klasik müzik eşliğinde van gogh resimleri dönüyor. resimlerle birlikte van goghun akıl hastanesindeyken yazdığı mektuplarda geçen sözleri de duvarlara yansıtılıyor. resimlerden çok bu sözler dikkat çekiyordu bile denilebilir. i̇çeride ziyaretçiler yerlere oturup öylece yazıları okuyor, resimleri izliyor bir yandan da içeride çalan müziği dinliyor. sanata ilgisi olmayan bir toplum olarak gösterilmemize rağmen serginin kalabalıktı olması ve ziyaretçilerin içerideki atmosferle bütün olmaları çok etkileyici. aslında insan oradan çıkmak istemiyor. çalan müziğin huzuru ve bir sanatçıyı anlamaya çalışmanın çabasıyla günlerde orada kalınabilir sanırım. son olarak van goghun sergide geçen sözlerini yazmak istiyorum. yakın arkadaşlar yaşamın gerçek hazineleridir. bazen bizi kendimizden daha iyi tanırlar. nazik bir dürüstlükle bize rehberlik eder ve bizi destekler, kahkahalarımızı ve gözyaşlarımızı paylaşırlar. varlıkları bize hiçbir zaman yalnız olmadığımızı hatırlatır. i̇çimde büyük bir ateş yanıyor, fakat kimse ateşin başında ısınmak için gelmiyor ve yanından geçenler sadece dumanı görüyor hiçbir şeyi net olarak bilmiyorum, ama yıldızlara bakmak düş kurmamı sağlıyor. fakat her şey bu kadar kötüyken daha iyiye de gidebilir. buna güvenmiyorum hiçbir zaman olmayabilirde. belirli bir sükûnet hissediyorum. tehlikenin ortasında güvenlik var. eğer herhangi bir şeyi deneyecek cesaretimiz olmasaydı ne olurdu? sonunda alaycılık, şüphecilik ve riyakârlıktan bıkacak ve daha müzikal yaşamak isteyeceğiz. hayatı bilmenin yolu her şeyi sevmektir. başlangıç muhtemelen her şeyden zordur ama dayanın, her şey sonunda iyi olacak. sıkıntıdan öleceğime tutkudan ölmeyi tercih ederim. balıkçılar denizin tehlikeli, fırtınaların berbat olduğunu bilirler, ama bu tehlikeler onları kıyıda kalmaya ikna etmez. sadece düştüğümde yeniden ayağa kalkarım. şu anda her şey benim için çok kötüye gidiyor gibi görünüyor, uzun zamandır böyleydi, ve gelecekte de böyle olabilir. bence insanları sevmekten daha sanatsal bir şey yok sonunca alaycılık, şüphecilik ve riyakarlıktan bıkacak ve daha müzikal yaşamak isteyeceğiz genellikle ızdırabın derinlerinde olsam da, içimde hala sükûnet, saf bir ahenk ve müzik var gidip de etkilenmemenin mümkün olmadığı sergidir. van gogh'un tablolarının içinde yer bulmak, müzikler eşliğinde ruhu serbest bırakmak muhteşem bir duygu katar insana. mutlaka gidilmesi gereken sergidir.
Yaratıcılık veya sunum sürecinin bir parçası olarak dijital teknolojiyi kullanan ve sanat yapıtını dijital teknolojiyi kullanarak sunan, Türkiye’den ve dünyadan en popüler 10 dijital sanat müzesini sizler için derledik. 1-Atelier Des LumièresParis’te bulunan dijital sanat müzesi 3 bin 300 metrekarelik bir alanda, 10 metre yüksekliğindeki duvarlara dünyaca ünlü ressamların tablolarını lazer video projektörler kullanılarak yansıtarak adeta bu eserlerin içindeymiş gibi hissetmenize olanak sağlıyor. İlk olarak 2018 yılında Gustav Klimt, 2019 yılında ise Van Gogh eserlerine ev sahipliği yapmış. Sonraki yıllarda Monet, Renoir ve Chagall’ı da ağırlamaya niyetlenen müze ne yazık ki pandemi yüzünden bunu henüz sıralar müzelere gidemesek de tekrar açılana kadar LED lazer projektörüyle kendinize eğlenceli bir müze ortamı Buıldıng Dıgıtal Art MuseumJaponya kökenli sanatçı kolektifi teamLab ve kentsel gelişim firması Mori Building işbirliği ile hazırlanan dijital sanat müzesi Tokyo’nun Odaiba adasında kurulmuş. Dünyanın ilk dijital sanat müzesi olan ve içinde birçok sergiyi barındıran müzenin ilk sergisi “teamLab Borderless” TeamLab Sınırsız adı üzerinde sınırları aşmak fikri üzerine tasarlanmış. Bu sınırlar, bazen sanatçı ve ziyaretçi, bazen iki insan bazen sanatın kendi içindekiler…İçinde dijital akvaryum, müzikli duvar, interaktif dijital manzara gibi birçok değişik bölüm ve aktiviteyi barındıran bu olağanüstü müzeyi pandemi biter bitmez ziyaret etmenizi şiddetle Museum of ArtABD’de bulunan Cleveland Sanat Müzesi, teknolojinin nimetlerinden oldukça faydalanıyor. Ziyaretçilerinin dijital paneller sayesinde sanat eserlerine kendi yüzlerini monte edebildiği, sanal ekranda çizilen desenlere benzer sanat eserlerinin tasvir edildiği ve müze repertuvarındaki tüm eserlerin dokunmatik dev ekranlarda bir bütün halinde teşhir edildiği müze, sanatseverlere benzersiz deneyimler vaat Arkeoloji MüzesiAntalya Arkeoloji Müzesi, gerçek arkeolojik eser ve kalıntıları sergilediği alanların yanı sıra dijital uygulamaları ile de oldukça ilgi çekiyor. Yunan mitolojisine ait “Herkül’ün 12 Vazifesi”ni dijital olarak canlandıran müze ayrıca Antik Perge tiyatrosunu da sanal bir şekilde yeniden canlandırarak ziyaretçilerine görsel bir şölen eşliğinde tarihi Çanakkale Panorama Müzesiİstanbul’da bulunan Çanakkale Panorama Müzesi, klasik müzeciliğin yanında dijital sanatın nimetlerinden faydalanıyor. Çanakkale savaşının ortamını, barut kokusu, lazer ışığı, yağmur efekti gibi 3 boyutlu detaylarla dijital olarak canlandıran müze ziyaretçileri tarafından oldukça ilgi of Dıgıtal Art ZürihAvrupa’nın ilk dijital sanat müzesi olan ve İsviçre’nin Zürih kentinde bulunan bu müze özellikle bu tür üzerine sergiler hazırlıyor. Oldukça küçük olan bu müze teknoloji ve toplum arasındaki ilişkiler hakkında seminerler hazırlıyor. Ayrıca çocuklar, profesyoneller ve emekliler için eğitim programları Angeles Center for Dıgıtal ArtLos Angeles Dijital Sanat Merkezi, kültürel anlarımızı oluşturan her türlü dijital sanat, yeni medya, dijital video sanatı, internet sanatı, dijital heykel, etkileşimli multimedya ve karma sanat ve teknolojiyi ziyaretçilerine sunmayı hedefliyor. Galerilerinde yerel, uluslararası, gelişmekte olan ve köklü sanatçıları desteklemeyi kendine ilke edinmiş olan bu sanat müzesi, geniş formatlı arşiv baskılarının sürümlerini üretiyor. Ayrıca stüdyolarında dijital sanat eserlerinin üretimine de destek veriyor. Bunun yanı sıra LACDA, galeri programı dışında kurumlarda ve festivallerde dijital sergilerin küratörlüğünü de Gogh Alıve Dijital Sanat Sergisi Grande Exhibitions Avustralya tarafından tasarlanan ve Singapur’daki ilk gösteriminin hemen ardından İstanbul’a gelen bu dijital sanat sergisi ziyaretçilerine müthiş ışık, renk ve ses gösterisi sunuyor. Ünlü ressam Van Gogh’un dev boyutlardaki fazla eserini, duvarlara kolonlara, tavana ve hatta yerlere yansıtarak, arka fonda güçlü bir klasik müzik eşliğinde oldukça heyecan verici bir gösteri Electronıca CenterAvusturya’nın Linz şehrinde bulunan ve teknoloji alanındaki en son yeniliklerin sergilendiği bu müze geleceğin müzesi olarak da anılmaktadır. İçinde birçok sergi alanı barındıran bu müzede, sesi yazıya çeviren makineler, sözcükleri sanat sembolleri ve renklere çeviren aygıtlar, dokunarak bir ekran üzerinde hareket ettirilebilen gündelik eşyalardan oluşan “Saklı Dünyalar” adlı bir bölüm de Çorum Arkeoloji MüzesiArkeolojik buluntuların sergilendiği klasik müze anlayışının yanı sıra teknolojinin nimetlerinden de faydalanan müze, aslına uygun olarak yapılmış Eski Tunç Çağı Alacahöyük Mezar Yapısı ile anılan mezara ait ölü gömme törenini sanal olarak canlandırmış. Ayrıca Hitit arabası ile Hitit başkenti Hattuşa ören yerini bir simülasyon üzerinden sanal olarak gezmeye imkan sağlıyor. Dijital sanatlara ilgi duyuyorsanız, tarihsel süreci ve gelişim evreleriyle bu kavramı her yönden ele alan Oluşum Süreci İçinde Dijital Sanat tam size göre bir kitap olabilir.
van gogh dijital sergi istanbul